Kenan Kıran'ın haberi:
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün; (UNESCO) İstanbul Fethi’nin sembolü olan ve fetihten sonra camiye çevrilen Ayasofya’nın; cami oluşuyla birlikte camiler için bir model olduğu yönünde görüşü ortaya çıktı.
“AYASOFYA; CAMİ OLUŞUYLA BİRLİKTE CAMİLER İÇİN BİR MODEL OLMUŞTUR...”
Türkiye; İstanbul’daki tarihi ve kültürel eserlerin dünya kültür miras listesine alınması için UNESCO’ya başvuruda bulundu. UNESCO; başvuru değerlendirmesinde Ayasofya’nın müze oluşuna hiç değinmezken, Ayasofya’nın tarih boyunca bilinen konumları olan kilise ve cami üzerinden değerlendirmede bulundu. UNESCO’nun raporunda; “Ayasofya içerisindeki mozaikler Doğu ve Batı Hıristiyan sanatına kilise yapımında model teşkil etmiş, cami oluşuyla birlikte camiler de için bir model olmuştur” denildi.
TÜRKİYE, UNESCO’NUN SÖZLEŞMESİNİ KABUL ETTİ
Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) Genel Konferansı’nda 16 Kasım 1972 tarihinde kabul edilip, 17 Aralık 1975 tarihinde yürürlüğe girdi.
Türkiye; söz konusu sözleşmeyi 10 sene sonra kabul etti. 14 Nisan 1982 tarih ve 2658 sayılı kanunla katılmamız uygun bulunan sözleşme, 23 Mayıs 1982 tarih ve 8/4788 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla onaylandı ve 14 Şubat 1983 tarih ve 17959 sayılı Resmî Gazete’de yayınlandı.
UNESCO’NUN AYASOFYA KARARI!
Türkiye, 1982 yılında UNESCO ile işbirliği yapmak için Meclis’e kanun teklifi verdi ve kanun 1983 yılında Resmi Gazete’de yayımlandı. Türkiye, aynı yıl UNESCO’ya müracaat etti ve İstanbul Suriçi’nin Dünya Kültür Miras Listesi’ne alınmasını istedi.
UNESCO tarafından 6 Aralık 1985 tarihinde alınan 356 sayılı kararda; “Ayasofya içerisindeki mozaikler Doğu ve Batı Hıristiyan sanatına kilise yapımında model teşkil etmiş, cami oluşuyla birlikte camiler için de bir model olmuştur” deniliyor. Türkiye de, Ayasofya’nın müze olmadığını kabul etti.
“KİŞİ MAL VE MÜLKÜNÜN KORUMASI ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERİN TEMİNATINDADIR”
Anayasa’nın 90. maddesinin “Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma” başlıklı bendinde; Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanmasının, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlı olduğuna dikkat çekiliyor.
Maddede; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. (Ek: 7.5.2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi sebebiyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” deniliyor. Söz konusu maddeye göre de Ayasofya’nın müze olmadığı görülüyor.
Dünya Tarihi Alanlar Kültür Sözleşmesi’nin 6.maddesinde ise; “Bu sözleşmeye taraf olan Devletler, 1. ve 2. maddelerde sözü edilen kültürel ve doğal mirasın toprakları üzerinde bulunduğu devletlerin egemenliğine tam olarak saygı göstererek ve ulusal yasaların sağladığı mülkiyet haklarına zarar vermeden, bu tür mirasın, bütün uluslararası toplum tarafından işbirliği ile korunması gereken evrensel bir miras olduğunu kabul ederler” deniliyor.
ÖZEL VE TÜZEL KİŞİLER
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1.maddesinde; “Mülkiyetin korunması” başlıklı hüküm yer alıyor. Maddede; her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı olduğuna dikkat çekiliyor. UNESCO’nun Dünya Kültür Miras Listesi’nin İstanbul bölümünde Ayasofya’yı müze olarak tanımlamadığı gibi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın İstanbul Tarihi Alanlar Kültür Miras Listesi’nde de Ayasofya müze olarak tanımlanmıyor.
“AYASOFYA VAKFİYESİ”
Dönemin Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Ayasofya’nın Fatih Sultan Mehmet Vakfı hayratında olan cami olduğunu ve Vakıflar Genel Müdürlüğü adına kayıtlı bulunduğunu açıklamıştı.
Mehmet Ali Şahin, 24 Mart 2005 tarihli yazısında, Ayasofya Camii’nin, “Mehmed Han-ı Sani bin Murad Han-ı Sani (Fatih Sultan Mehmed) Vakfı” vakfiyesinde yer aldığına dikkat çekti ve vakfiyenin şartlarını sıraladı.
VAKIFLAR ONAYLADI, ŞAHİN AÇIKLADI
Kültür ve Tescil Dairesi Başkan Vekili Mehmet Narince tarafından onaylanan ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin tarafından açıklanan Ayasofya’nın vakfiyesinde şu ifadelere yer veriliyor:
“(...) Allah’a, Ahiret Günü’ne ve Allah Resulü’ne inanan mütevelli bu vakfın üzerinde hainlik yapamaz. Sultan, Vezir veya Vali vakfın şartını değiştiremez, iptal edemez, eksiltemez, bunları yaparsa şüphesiz haram işlemiş olur, vakfiyedekileri işittikten sonra Allah’tan korkan bir kimse vakfın hilafına bir şey yapamaz. Kim ki bunların hilafına bir şey yaparsa, Allah’a, O’nun Kitabına ve Resulü’nün sünnetine muhalefet etmiş ve Allah’ın haram kıldığını helal saymış ve kardeşinin amelini ifsad etmiş olur ve bu işi yapanın da yeri Allah’ın ve Resulü’nün gazabını almış olarak en kötü yer olan cehennemdir ve o kimse Allah’ın, Melekleri’nin ve cümle insanların lanetlerine layıktır ve o kimse vakfiyede yazılı ayetlerdeki azaba ve eziyete muhataptır. Vakıfın ecri merhametliler merhametlisi Allah’a aittir. Her durumda ve halde hamd Alemlerin Rabbi’ne ve salat ve selam Efendimiz Hz. Muhammed’e ve tayyip ve tahir olan bütün âline olsun.”
UNESCO’nun Dünya Kültür Miras Listesi’nin İstanbul Tarihi Alanlar Bölümü’nde (İngilizce ve Türkçe olarak) Ayasofya müze olarak tanımlanmadığı gibi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın İstanbul Tarihi Alanlar Kültür Miras Listesi’nde de Ayasofya müze olarak tanımlanmıyor.
Yeni Akit