İbrahim Mert'in haberi:
Akademik Dayanışma Araştırma Geliştirme Vakfı (ADAG) tarafından düzenlenen "Anayasal Düzlemde Yükseköğretim" konulu panelde dikkat çekici görüşler yer aldı.
ÜNİVERSİTELER RESMİ İDEOLOJİ KUŞATMASINDA
Yöneticiliğini Uludağ Üniversitesi Mimarlık-Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. A. Vahap Yiğit'in yaptığı panelde konuşan Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Adnan Küçük, Anayasanın başlangıç kısmının "sorunların anası" olduğunu söyledi.
Üniversitlerdeki fikir hürriyetinin kısıtlandığına dair iki örnek veren Küçük, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Prof. Dr. Adem Tatlı evrimle ilgili kitabını öğrencilerine tavsiye ettiği için müstafi sayılmıştır. Bunun bilimsel olmadığı onun için tavsiye edilemeyeceği gerekçesi öne sürülmüştür. Diğer örnek Prof. Dr. Şener Dilek, 1999 depreminde bir taziye ziyaretinde Nur cemaatinin önde gelen birisiyle görüştüğü için DGM'de yargılanıyor. Beraat etmesine rağmen daha sonra jandarmadan gelen bir bilgi ile soruşturuluyor ve görevden alınıyor.
"Üniversitelerdeki öğrencilerle ilgili başörtüsü yasağı korsan bir yasaktır. Memurlara dönük yasağın da kanuni bir dayanağı yoktur.
"Yükseköğretim ve İdeolojiler" başlıklı konuşmasını yapan Gazi Üniversitesi Turizm-Ticaret Eğitimi Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Battal, yükseköğretimin 8 ideoloji ile çerçevelendirildiğini belirtti. Anayasa ve kanunların vatandaşları sınırlandırdığını vurgulayan Battal, "Hepimizin ezberlediği 'devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü' cümlesine dikkatinizi çekmek isterim. Burada devletin milleti diyor. Yani millet devlete ait bir topluluk olarak belirtiliyor" dedi.
Üniversiteleri saran diğer bir ideolojinin Kemalizm olduğunu ifade eden Battal, "Bu kavram üniversitelerin üniversallığı ile çelişiyor. Kemalizm yerel bir ideolojidir. Farklılıklar kemalizm ile bitirilmektedir. YÖK Kanununda Atatürk milliyetçiliğine bağlı öğrenciler yetiştirilmesinden bahsedilmektedir. Yemin törenlerinde 'aklın ve bilimin ışığında' ifadeleri kullanılır. Peki, nerede vicdan ve hikmet? Üniversitelerde muhalefet meşru değildir. Farklı fikirlere tahammül edilmez. Hep cübbe giyen iki meslekte bahsedilir ve bunlar hukukçular ve akademisyenler olarak anlatılır. Ama üçüncüsü olan din adamları atlanır. Bunların cübbesini ibadethanelerin için hapsettik. Üniversitelerdeki asıl ideoloji ise yanar-dönerliktir. Üniversiteler samimiyetsiz insan adaları haline dönüşmüştür. Herkes karnından konuşuyor. Açıkça fikrini ifade etmiyor" şeklinde konuştu.
Gazikent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Hanifi Aslan ise Türkiye’de Yükseköğretim Hizmetinin Tedariki ve Finansmanı konusu ele aldı. Aslan, üniversitelerde bir de ekonomik, iktisadi ideolojinin olduğunu söyledi.
Başarılı tedarik sisteminin adaleti sağlaması gerektiğine işaret eden Aslan, "Bu aynı zamanda fırsat eşitliği vermeli. Önemli olan işe yarar çıktılar sağlamasıdır. Türkiye'de yükseköğretim devlet tarafından neredeyse bedava sağlanmaktadır. Öğrencilerin yüzde 90'ı devlet üniversitelerinde okumaktadır. Bu da vergi verenler açısından haksızlığa yol açmaktadır" dedi.