SETA Eğitim ve Sosyal Politikalar Araştırmaları Direktörü Atilla Arkan, bazı üniversitelerin bölünmesini sağlayacak ve TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda kabul edilen, Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK'lerde Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'nı AA muhabirine değerlendirdi.
Arkan, üniversitelerin bölünmesinin en önemli sebeplerinden birinin aşırı büyümeleri olduğunu ifade etti.
Bu büyüklüğün öğrenci sayıları, öğretim üyeleri sayıları ile fakülte, meslek yüksek okulu, enstitü ve araştırma merkezleri sayısında kendini gösterdiğine işaret eden Arkan, adı geçen üniversitelerin öğrenci sayılarının 100 bine yaklaştığını belirtti.
Arkan, büyüklüğün ortaya çıkardığı temel sorunları ise "etkili bir üniversite yönetimini imkansız kılması, mali verimliliği zorlaştırması ve üniversitelerin araştırma alanlarına odaklanmasına engel olması" şeklinde sıraladı.
Bölünmelerin sağlıklı yürütülebilmesi için sağlık, teknik ve sosyal bilimler odaklı bir şekilde planlama yapılabileceğini ifade eden Arkan, "Yani hangi üniversitenin sağlık, teknik ve sosyal bilimlerde mi öne çıkacağı belirlenmelidir. Araştırmaya odaklanacakları alanları belirlemeleri ve mali ve insan kaynaklarını ona göre yönetmeleri verimliliği arttıracaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Arkan, öğrencilerin şehrin sosyal ve kültür imkanlarından istifade etmesi için özellikle fakültelerin şehir merkezlerinde kurulmasının faydalı olacağına dikkati çekerek sözlerine şöyle devam etti:
"Aynı şehirdeki üniversiteler hukuki protokoller ile kütüphane gibi eğitim, sportif, sosyal ve kültürel imkanların paylaşılmasını sağlıklı bir şekilde yönetebilirler. Yine öğrenci, öğretim üyesi ve laboratuvar imkanlarının etkili bir şekilde kullanımını da hukuki protokollerle düzenleyebilirler. Yani öğrenciler, her iki üniversiteden de ders alabilirler. Öğretim üyeleri de her iki üniversitede ders verebilir. Hukuken bu mümkündür. Dünyada bunun güzel örnekleri de bulunmaktadır. Aynı kampüsü paylaşan fakültelerin ayrılmasının bir zaman sürecine yayılması gerekmektedir. Çünkü bina ve laboratuvar imkanlarının yapılması zaman alacaktır. Bu sürecin de hukuki protokollerle sağlıklı yönetilmesi gerekir."
"YÖK'ün liderliği önemli"
Arkan, bölünmenin sakıncalarının bulunabileceğine değinerek, "Bölünmenin sakınca ve zaafları ise zaman içinde kazanılmış itibar ve marka değerinin kaybediliyor olması, üniversitenin mali, maddi ve insan kaynağı imkanlarının nasıl bölüşeceği hususundaki belirsizliklerdir. YÖK’ün bu hususta liderlik yapması, diğer bölünen üniversitelerdeki tecrübeyi yenilerine aktarması, tecrübe paylaşım toplantısı, kapalı çalıştay gibi formatlarda sayısal analizleri yapması ve hukuki destek vermesi süreci daha sağlıklı hale getirecektir." ifadelerini kullandı.
"Yüksek kapasiteli üniversitelerin bölünmesi doğru"
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da yüksek kapasiteli üniversitelerin bölünmesinin doğru olduğunu ifade ederek, "Dünyada ilk 500 üniversitenin içerisindeki öğrenci sayıları dikkate alındığında 100 bin öğrencisi bulunan üniversite yok." dedi.
Mevcut tasarıya yapılan itirazlar üzerine nitelikli bir çalışma yapılması gerektiğine işaret eden Yalçın, üniversiteleri bölerken yerleşkesinden, içerisindeki bölümlere kadar çok titiz bir çalışma yapılması gerektiğini bildirdi.
Özellikle Türkiye'nin 24 Haziran seçimlerine endekslendiği bir süreçte böyle bir çalışma içerisinde oluşabilecek hataların üniversiteyi de yanlışa sürükleme ihtimaline dikkati çeken Yalçın, "İtirazların gelmesi beklenebilir ve doğaldır. Çünkü insanların kendi çalıştıkları alana ilişkin söz söyleme en doğal haklarıdır. Bunun nitelikli bir şekilde incelenerek bu teklif ve taleplerin dikkate alınarak yapılması mağduriyet üretmeyecek çalışmanın yapılması hem üniversitenin hayrınadır hem Türkiye'yi yönetenlerin hayrınadır." diye konuştu.
Bu konu üzerinden öğrenci olaylarını tetiklemek isteyenlerin bulunabileceğinin altını çizen Yalçın, "Türkiye'de her zaman için öğrenci olaylarını tetiklemek, kargaşa ortamı üretmek isteyenler olabilir ama şu anki itirazların tamamen bu kapsamda değerlendirilmesini çok sağlıklı bir yaklaşım olarak görmem." dedi.
Bazı üniversitelerdeki itirazlara değinen Yalçın, bu konuda "bölünme planının aceleyle yapıldığı" yönünde eleştiri getirildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Örneğin bir üniversitede 'mühendislik ayrılıyor ama teknokent kalıyor' deniyor. Oysa teknokent ağırlıkla mühendisliğin alanı. Teknokentin mühendislik fakültesinden ayrılmasının da doğru olmadığı belirtiliyor. Formasyon sertifika programının bir üniversitede kaldığı ancak eğitim fakültesinin diğer üniversiteye geçtiği belirtiliyor. Burada bu tip durumlar, çok ince elenip sık dokunmalı, daha sonra tekrar 'yanlış oldu' denmemesi için bu işin aceleye getirilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkenin seçime endekslendiği bir süreçte oluşabilecek bir hata hem bu işe doğal olarak Meclis'ten onay veren mevcut hükümete yansıtılacaktır, bunun üzerinden alan karıştırılmak istenecektir hem de bir sonraki adımda tekraren düzeltme yapıldığında ise 'neden acele edildi' gibi bazı tartışmalar doğabilecektir. "
Üniversitelerin bölünebileceğini ama bu konuda alandan gelen itirazların incelenmesi için gerekli zamanın olması gerektiğini ifade eden Yalçın, şunları kaydetti:
"Şu an bu anlamda bazı itirazlar var. Bu itirazları dikkate almak aklın gereğidir. Bütün meselelere muhalefet mantığı ile yaklaşmak da yanlış bütün itirazları görmezden gelmek de yanlış. Bu işi iyi tartışıp alandan gelen itirazları dikkate alıp sağlıklı bir çalışma yapmak lazım. Yoksa üniversiteler bölünmez değil, bundan önce bazı üniversiteler bölündü, bunlar da bölünebilir. Bazı illerde de üniversitelerin bölünmesine ilişkin teklifler var. Bunlar gayet doğaldır ama bu konu, bu kadar ülkenin seçime endekslendiği bir dönemde sağlıklı bir şekilde incelenerek tasnif edilebilir mi bu konuda kaygılarım var."
AA