Sabri Ülker Vakfı tarafından düzenlenen Bilim Sohbetleri’ne katılan dünyanın önde gelen beslenme uzmanlarından Singapur Üniversitesi Klinik Beslenme Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Christiani Jeyakumar Henry, sağlıklı beslenmenin sırlarını anlattı.
‘Mutfağınızı koruyun’
İnsanların vitaminler, proteinler, yağ asidi gibi 30 farklı besine ihtiyaç duyduğunu anlatan Prof. Henry sözlerini şöyle sürdürdü;
“Ama kim her sabah kalktığında şunu yiyeyim vitamin alayım şunu içeyim kalsiyum alayım der ki. İnsanlar keyif almak için yemek yiyor besin almak için değil. Ama insanlara hangi gıdayı seçerseniz hem keyif alırsınız hem de besin diye anlatmak gerekiyor. Mesela Türk mutfağı bu konuda harikulade. Sizin çok dengeli bir mutfağınız var. Meyve, sebze, zeytinyağı, bal, fındık, fıstık, tahıl bunlar dengeli beslenme için önerdiklerimiz ve bunların hepsi bir Türk’ün mutfağında var. Akdeniz tipi beslenme, iyi beslenmenin en güzel örneği. Dünyada herkes Akdeniz mutfağını keşfetmemiz lazım diyor ama siz zaten bunu yapıyorsunuz. Tekrar tekrar söylüyorum lütfen Türk mutfağını koruyun, bırakmayın. Büyükannenizin büyükbabanızın beslendiği gibi beslenirseniz doğru yoldasınız demektir. Ama bazı şeylere de dikkat etmek gerekir. Mesela eti abartmamak ya da çayı şekersiz içmek gerekir. Mesela domates her öğün yenilebilir, zeytinyağı kalp krizi riskini azaltır, günde bir avuç badem, ceviz, fındık yiyin. Türklerin dengeli beslenmesi için öğrenmesi gereken yeni bir şey yok sadece Türk kültürünü uygulayın yeter.”
Fiziksel aktivite şart
Fiziksel aktivitenin de sağlıklı beslenmenin parçası olduğunu vurgulayan Prof. Henry, “İlla bir spor salonunu gitmeniz gerekmiyor, merdiven çıkın, evinizin etrafında yürüyün. Çamaşır yıkarken bir parçayı elinizde yıkayın, evinizi kendiniz süpürün. Enerji mi harcamak istiyorsunuz çarşaflarınızı sık değiştirin inanılmaz enerji harcarsınız. Anne babalarımız her şeyi elde yapıyordu siz de bunu yapın. Fiziksel aktivitenizi artırın” dedi.
‘Modern çağ büyücülerinin para tuzaklarına düşmeyin’
Prof. Dr. Christiani Jeyakumar Henry, beslenme düzeni ile Kovit-19 arasındaki ilişkiyi de şöyle değerlendirdi: “Beslenme alışkanlıklarımız kovid enfeksiyonuna yakalanma riskimizi artırır mı ya da hastalığa yakalanmışsak atlatmamızı kolaylaştırır mı sorusu en çok gelen sorulardan. Bu dönemde bir çok yalan, bilimsel olmayan haber çıktı. Bu noktada modern çağ büyücülerine yol vermemek, para tuzaklarına düşmemek gerekiyor. Kovid ile beslenme arasındaki ilişki konusunda elimizde güçlü bir bilimsel kanıt yok. Ama bağışıklık sistemi güçlü olan insanın enfeksiyon riskinin düştüğünü biliyoruz. D vitamini eksikliği, selenyum, yağ asitlerinin azalmasının bağışıklık sistemini zayıflatır. Ama bunların olmaması zayıflatır diye bu takviyeleri alınca tüm hastalıklardan korunuruz diye de düşünmemek gerekiyor. Yine maske, yine mesafe.”
Neyi ne zaman yediğiniz önemli
Prof. Henry şu anda sürdürdükleri çalışmaları da anlattı. İnsanların kan şekerini dengeleyemediklerini vurgulayan Prof. Henry sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyadaki en büyük tehlikelerden biri obezite ve tip2 diyabet. Biz glisemik indeksi düşük besinler üzerinde çalışıyoruz. Singapur’da yapmaya çalıştığımız bilimsel çalışmalar ‘nasıl yemek yerseniz kan şekerinizi dengelersiniz?’ onu gösteriyor. Mesela pilav mı yemek istiyorsunuz, önce pilav yiyip sonra eti en son sebzeyi yerseniz bu çok kötü. Önce sebzeyi yemeniz lazım. Sonra et, en son pilav. Gıdanın sırası kan şekerini değiştiriyor çok ciddi fark oluşturuyor.
Örneğin sabahleyin pide ekmeğini peynirle yiyin, aynı ekmeği gece yerseniz kan şekerini çok yükseltiyor. Yediğiniz yemeğin biyolojik saatinizle bağlantısı var. Dolayısıyla sabahleyin glisemik indeksi yüksek yemek yememizde sorun yok ama akşam yerseniz bunun çok olumsuz etkisi olabiliyor. Ana yemekten 10 dakika önce çorbayı içmeniz gerekir. Mesela mercimek çorbası Türkiye’de çok içiliyor. O çorbadaki proteinin önce kana karışması lazım. 10 dakika mola verip daha sonra makarnayı yemek lazım.
Milliyet