BEDİÜZZMAN’IN SON 60 GÜNÜ
21 Mart 1960 Pazartesi
Bayram Yüksel Ağabey anlatıyor:
"Sabahleyin 7.30 sıralarında Gaziantep'e vardık. Ben lokantadan çorba aldım ve yolu sordum. Antep'te hiç eğlenmedik. Nizip yolundan giderken, kar yağdığından dolayı yollar çok bozuk ve çamurdu. Arabaların birçoğu yollara saplanmış kalmıştı. Bizim ise ne lastiğimiz patladı, ne de arabamız bozuldu. Adeta rüzgâr gibi gidiyorduk. Zübeyir Ağabey ve Hüsnü kardeşimiz Urfa'da çok kaldıkları için Urfa yollarını çok iyi biliyorlardı.
“Urfa'ya girdiğimizde saat tam on biri gösteriyordu.
"Doğru Kadıoğlu Camiine gittik. Çünkü Abdullah Yeğin Ağabey oradaydı. Camiye yakın bir yere vardık. Zübeyir Ağabey camiye Abdullah Ağabeyi çağırmaya koştu. Üstad, 'Çabuk gidelim benim beklemeye vaktim yok' dedi. Abdullah Ağabey, Zübeyir Ağabeyle koşarak geldiler. Abdullah Ağabeye sorduk, 'Hangi otel temiz ise, bizi oraya götür.' Bu arada yanımızda başkaları da vardı. İpek Palas'a gittik. Üstadı indirirken çok kalabalık bir cemaat geldi, daha çokları Üstadı bilemiyordu. Otelin üçüncü katına çıkardık. Üstadımızı kollarımızın arasından kendini yere atıverdi. Biz Üstadımızın koltuklarına girerek yatacağı odaya götürerek yatırdık. Köşede, 27 numaralı oda idi.
"Ramazan-ı mübarek olduğundan, Urfalılar hatim okumakla meşgul idiler. Halk Üstadın Urfa'ya geldiğini duyunca, İpek Palas'a doğru akın etmeye başladılar. Çokları, 'Neden bize haber vermediniz? Eğer evvelden haber verseydiniz, biz Antep'e kadar gelir, Üstadımızı karşılardık' dediler. Büyük ziyaret başlamış oldu. Zübeyir Ağabey ziyaretçileri kapıdan sırayla gönderiyordu. Ben de Üstadın ellerini tutuyordum, Üstadın ellerini öpüyorlardı. Üstad da onların başından öpüyor, bırakmak istemiyordu. Ben, 'Sen git de başkası gelsin' dediğimde, 'Bak Üstad bırakmak istemiyor' diyorlardı. Bizler de hayret ediyorduk. Çünkü bu bizim hiç görmediğimiz bir hâdise idi.
Kaynak: Son Şahitler, 3. Cild, s. 31