Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden Mehmet Gülırmak anlatıyor:
Benim arkamdan bağırarak bir ses:
-“Binbaşı Âsım Bey!!. Binbaşı Asım Bey!”
Asım Bey:
-“Canımı mı alacaksınız be yâhu, ayakkabımı bir giyeyim ne var bu kadar."
Biz sonra duyduk Binbaşı Asım Bey’in ellerine kelepçe takarlarken: “Bu eller Cumhuriyet kurulurken çok taşlar koydu” demiş.
İşte Âsım Bey sulh hâkimine ifade verirken orada yığılıveriyor. Üstad o anda yukarıda. Üstad bakır kap gönderdi gardiyanla, altına kâğıt yapıştırıyor, kâğıtta: “Bismillahirrahmanirrahim, Kâlu innna lillâhi ve innâ ileyhi râciun. Rahmetli Asım Bey kardeşimiz şimdi bu anda Üstadının huzurunda vefat etti, semadan binlerce melâike indi ve kolları arasında semâya aldılar çıktılar mübarek ruhunu” yazıyor.
Biz Âsım Bey’in vefatını Üstad’ın yazdığı kâğıttan öğrendik. Allah Allah biz bihuş olmuştuk, artık Âsım Bey’in cenazesini bile bir daha göremedik. Asım Bey iki günde bir Üstad’ın yanına gelirdi.
Üstad zaten Şükrü Efendinin evinde polis çağırınca: “Mehmet iki üç tane şehit vereceğiz Risale-i Nur’un uğruna” demişti.
“Efendim ben de var mıyım?” diye sorunca “Yoksun, yoksun” dedi.
Ben çocuk değil miyim, su koyuveriyorum böyle ara sıra delilik işte.. Binbaşı Asım Bey o zaman emekli idi, Üstad’ın yanına gelip giderdi. Isparta Mahkemesinde bu şekilde şehid olmuştu.
(Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor)