Üstad'ın istiğna düsturunun suni bir istiğna ve tezehhüt olmadığı çok ciddi ve ilmi sebeplere dayandığı malumdur. Detaylarını ve ilmi izahını İkinci Mektuba havale edip kısaca özetleyecek olursak;
1-Ehl-i dalaletin ilmi geçim kaynağı yapma iddiasını boşa çıkarma
2-Enbiyaya ittiba manasında ecri sadece Allahtan isteme ve ehli imana uyulacak merci sağlama
3-Allah namına alma-verme düsturuna riayet edilmemesi dolayısıyla hediye almaktan çekinme
4-Tevekkül, kanaat ve iktisadın tükenmez bir hazine olduğunu efaliyle gösterme
5-Halkın hediyelerini alma karşılığında hayat tarzı ile ilgili tavizler vermek istememe
6-En önemlisi İbn-i HacerinSalahat niyetiyle sana verilen bir şey, Salih olmazsan kabul etmek haramdır şeklindeki fetvası şeklinde ilmi, imani ve Kurani düsturlar karşımıza çıkar.
Üstadın hayatının her safhasında bu istiğna düsturu had safhada görülür. Buna ilişkin örnekler pek çoktur. Bu örnekler Risale-i Nurlarda bulunduğu gibi talebelerinin hatıralarında da anlatılır. Yani bu durumun izah ve ispata ihtiyacı yoktur. Üstadın karşılığını vermeden hediye kabul etmediği malumdur.
Barla Lahikası bir tasnife gidilmemiş olmakla birlikte malum olduğu üzere iki kısımdan ibarettir. Adlandırılmamış olmasına rağmen ilk bölümü Üstad a talebelerin yazdıkları veya talebelerin birbirlerine yazdıkları mektuplar oluşturur. İkinci kısımda ise Üstadın yazdığı mektuplar vardır. Dikkatle bu mektuplar karşılaştırmalı incelenirse kronolojik olarak karşılıklık görülecektir.
Bu ikinci kısmın ilk mektubu Mustafa Efendiye yazılan mektuptur. Bu mektupta Üstad Hazretleri hizmetin ve Risale-i Nurun neşrine ilişkin talimatları verirken enteresan bir şekilde istiğna düsturuna dikkat çekmektedir. Üstad burada kendisi gibi eserlerinin de istiğna düsturuna bağlı olduğunu ifade etmektedir.
İlerleyen mektuplarda istiğna düsturuna ilişkin örnek de verilir. Hulusi Beye yazılan mektupta istiğnaya ilişkin yazılan mektubu (İkinci Mektup) okuduğu kişinin ikram ettiği yemekten teberrüken biraz yemesinin kendisini hasta ettiği ifade edilir.
Bunun istisnası yok mudur acaba?
Elbette vardır. Prensiplere aykırı olmayan ve red edilmeyen bir makamdan gelen hediyenin reddi mümkün olmayabilmektedir.
İstisnayı Barla Lahikasında görmek mümkündür.
Üstadın Nuh Bey, Molla Abdulmecid ve Molla Hamid e yazdığı mektup incelenince şüzuzat-ı kanuniye nevinden istiğna düsturunun da istisnası olduğu görülür.
Bu mektup okunduğunda hediyenin kimden geldiğinin çok büyük önem arz ettiği görülür. Hatta Üstad Bu teberrüke karşı istiğna değil, belki bir iltifat-ı Ravza-i Mutahhara olduğundan ona karşı dilencilikle iftihar ediyorum. demektedir.
Böyle bir hediye red edilir mi?
Hediye Sahibi (ASM)ı anlatmaya ve methetmeye kelimelerimiz kifayet etmez. Bu nedenle en doğrusu bu hususu Risale-Nura hassaten 19. Söz ve Mektuba ve hemen hemen her Risalenin arkasında yer alan salavat ve dualara havale etmek en akıllıca olur.
Netice itibariyle red edilemez bir makamdan Nuh Bey, Üstadın deyimiyle Nuh muh bahane- vasıta edilerek gönderilen hediye bütün hayat düsturlarının üstündedir. Bu nedenle istiğna değil dilencilik etmekte iftihar vesilesidir. Üstad da bu şekilde maal iftihar bu hediyeye karşı istiğna göstermemiştir. (D.Ö)