Selamunaleykum,
Bu defa Güney Amerika'dan ziyade, Orta Amerika'dan güzel haberlerimiz var, 2011 yılında Arjantin'de ekilen nur tohumları, Brazilya, Şili ve Peru'dan sonra şimdi de Guatemala'da filizlenmeye başladı. İnternetteki sayfalarımız vesilesi ile tanıştığımız ve sonrasında posta yolu ile Risale-i Nurların ispanyolca tercümelerini gönderdiğimiz Alcides Rene(Ali Said) abimizin ve eşi Zehra Nahara ablamızın hikayesi bu. Katolik okullarında sıkı bir eğitim alan Ali Said sonrasında 93 yılında sanat ve edebiyat eğitimi almak için Kuba'ya gider ve Kuran’la ilk tanışması burada gerçekleşir. 2000 yılına kadar araştırmalarını sürdüren Ali Said nihayet müslüman olur ve 2012 yılına kadar da öğrenmeye devam eder. Daha sonra şia kaynaklı kitaplar okumaya başlar ve gelen davet üzerine 2013 yılında İran'a gitmeye karar verir. Fakat bu arada ağır bir kaza geçirir ve yaralanır. Aslında planı, sağlığına kavuşur kavuşmaz yine İran'a gitmektir ve bunun üzerine çalışmalara başlar. Ta ki bir gün internette Risale-i Nur ile tanışır ve posta yoluyla Üstadımızın Barla'da bağda bahçede yazdığı Nur risaleleri Türkiye'den ta 13 bin km uzaktaki evine kadar ulaşır. Dilerseniz buradan sonrasını kendi dilinden dinleyelim;
“Kitapların hepsi ayrı bir güzeldi fakat hayatımı değiştiren kitap, “Hastalar Risalesi”ydi. Her gün okudukça artık şia kaynaklı kitaplardan farkında olmadan uzaklaşıyordum. Eski sağlığıma kavuşana kadar okudum. Daha sonra yine internet üzerinden Abdullah kardeşimle görüşmeye başladık. Bu görüşmeler çok sık olmasa da çok keyfiyetli geçiyordu. Çünkü her defasında kendimi daha çok nur talebesi gibi görüyor ve Bediüzzaman’ın muhabbeti beni sarıyordu. Sonrasında İran seyahati de iptal oldu. Bu arada bir kardeşimin vesilesi ile şimdiki eşimle tanıştık. Eşim şia görüşlü olmasına rağmen sunni camisinde evlendik. Evimde adeta gizli bir hazine gibi duran risalelerimi bir gün eşim gördü ve bunların ne olduğunu sordu. ben dedim ki; “Büyük üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin hazinesi” ve bana Bediüzzaman’ın kim olduğunu sordu, ben de dedim ki; “oku ve gör!”
Zaman geçtikçe eşim kitaplara adeta aşık oldu ve benim gibi yani sunniler gibi namaz kılmaya başladı ve hayatımız değişti. Adeta iki ceset bir ruh olmuştuk. Bir gün bana dedi ki; Ali hadi dışarı çıkalım ve insanlara Risale-i Nur’u anlatalım. Bu fikir benim de aklıma yattı. Hayatımız hayır ve bereketle dolacaktı. Bu Allah’ın bize, O’nun rızasını kazanmak için ihsan ettiği bir hizmetti ve Bediüzzaman Said Nursi’nin ilmiyle insanlara islamiyeti anlatarak buna muvaffak olacaktık. Ve böylece Guatemala San Carlos Üniversitesine gittik ve orada stand açtık. Eşimin bir çok kişiyle birkaç dakikalık konuşmaları adeta saatlerce konuşmuş gibi tesir ediyordu. İnsanlar sürekli Allah ile ilgili sorular soruyor o da ayetlerle esma-ül hüsna ile cevap veriyor, Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de bütün insanlığa hitap ettiğini izah ediyordu. O gün eşim öyle şeyler anlatıyordu ki, adeta ayaklı bir risale-i nur olmuştu. Ben o gün Sevgili Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’ye muhabbetimin daha da arttığını ve ona daha çok bağlandığımı hissettim. Daha sonra Guatemala Risale-i Nur sitesini yayına soktuk. Sözlerime üstadın hayatından bir kesit ile nihayet veriyorum;
Bediüzzaman Şekerci Hanı'nın bir odasına yerleşir. Ve kapısına şöyle bir levha asar: “Burada her soruya cevap verilir, her müşkil halledilir, fakat soru sorulmaz!” Bunlar ne güzel cümleler! Ne güzel sözler üstadımızdan…Bu sözler Allah’ın yarattığı her kula söylemek için bir slogan gibi kalbimizde bulunmalı.
Kardeşim Ali Said (Alcides Rene)
Guatemala 30 Ağustos 2014