Bölgede Çin'in "mesleki eğitim merkezleri" adı verilen kamplarda aile üyeleri, yakınları ve akrabalarının alıkonulduğunu açıklayan bir grup Uygur Türkü, yıllardır haber alamadıkları yakınlarının fotoğraflarıyla Çin'in Ankara Büyükelçiliği önünde toplandı.
Grup adına konuşma yapan Mirza Ahmed, bu kamplarda tutulan Uygur Türklerinin işkenceye, tecavüze ve asimilasyona maruz kaldığını belirterek, "Biz bunun hesabını sormak için kefenimizle yola çıktık. Ucunda ölüm varsa da bu yoldan dönmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde insanlık onurunun ayaklar altına alındığını vurgulayan Ahmed, "Kardeşlerimiz serbest bırakılana kadar aile nöbetimize devam edeceğiz. Bizim bildiğimiz 5 bin 199 kişiye ait dosya var. Bu dosyaları Çin konsolosluklarına götürdük ama Çin bunu kabul etmedi. Biz Çin'in insanlığa karşı yaptığı soykırımı tek tek her fırsatta ifşa edeceğiz. Çin kendini bir hukuk devleti sayıyorsa bunun gereğini yaparak tuttuğu milyonlarca insanı salıverecek ve toplama kampları kapanacak." diye konuştu.
Ahmed, sesini yurt dışına duyuramayan Uygur Türklerinin de bulunduğunu belirterek, toplama kamplarındaki insanların iç organlarının alınarak satıldığını öne sürdü.
Çin'in toplama kamplarında insanların işkenceye, tecavüze, dini ve etnik asimilasyona uğramasını "soykırım" olarak nitelendiren Ahmed, "Biz buna müsaade etmeyeceğiz. Ucunda ölüm olsa bile ya şerefimizle öleceğiz ya da şerefimizle yaşayacağız." dedi.
Ahmed, elçilik önündeki aile nöbetinin, bir sonuç alana kadar süreceğini söyledi.
Yapılan başvuru ve bilgi taleplerine yanıt gelmediğini kaydeden Ahmed, "Kamplarda tutulanlar serbest bırakılana kadar Çin Büyükelçiliği önündeki nöbetimizi sürdüreceğiz." diye konuştu.
"Terörist" suçlamasıyla pasaportu yenilenmiyor
Türkiye Bursları kapsamında üniversite eğitimi sürdüren Rabia Gül de 52 yaşındaki annesinden 3 yıldır haber alamadığını belirtti.
Annesine ulaşmak için Çin makamlarına başvuru yaptığını dile getiren Gül, "Bir buçuk sene bekletip Çin'e karşı terör örgütleriyle bağlantım olduğu için bana yardımcı olamayacaklarını söylediler. Pasaportumu yenilemek için başvurdum ama beni suçlu olarak göstererek pasaport alamayacağımı söylediler." ifadelerini kullandı.
Türk vatandaşı Mevlüde Hilal'den haber yok
Çin'de 2017'de tutuklanan Mevlüde Hilal'in kendisi gibi Türk vatandaşı olan kardeşi Medine Nazımi de büyükelçilik önündeki eyleme katıldı.
Hilal'in 34 yaşında ve bir çocuk annesi olduğunu belirten Nazımi, AA muhabirine, "Kardeşim İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Annem hastalanınca ona bakmak için memleketimize gitti ve ona bakarken İngilizce ve Türkçe öğretiyordu. Çin 2017'de kardeşimi toplama kampına aldı ve Mayıs 2019'da saldıktan sonra Haziran 2019'da Türkiye'de okuduğu gerekçesiyle tekrar tutukladı." açıklamasında bulundu.
O günden bu yana Hilal'den haber alamadıklarını ifade eden Nazımi, "En acısı da kardeşimin bakmak için gittiği annem geçen eylülde öldü. Bundan kardeşimin haberi yok, ben de Türk vatandaşı olsam da rahatça anneme bakamadım ve ülkemi ziyaret edemiyorum." diye konuştu.
Nazımi, kardeşine ulaşmak için Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye'nin Pekin Büyükelçiliği aracılığıyla başvuruda bulunduğunu dile getirerek, "Çin hükümeti aylarca oyaladıktan sonra Türkiye'nin Pekin Büyükelçiliğine Çin'in İstanbul Başkonsolosluğu ya da Ankara Büyükelçiliğine başvurmamız gerektiğini söylemiş. E-posta attım, konsolosluğa gittim, 17 gün aile nöbeti tuttum ama cevap alamadım." ifadelerini kullandı.
Çin'in başka ülke vatandaşı Uygur Türkleri ile onların Çin pasaportu taşıyan yakınlarını serbest bıraktığını belirten Nazımi, "Çin Türkiye ile olan diplomatik ilişkilerinde samimiyse Türk vatandaşlığına geçen Uygur Türklerini serbest bırakmalı ve Türkiye'ye dönmelerine izin vermeli." dedi.
Nazımi, kardeşinin çocuğunun da 4 yıldır annesinden uzak büyüdüğünü vurgulayarak, "Çocuğa annem, babam ve erkek kardeşim bakıyordu ancak annem vefat etti. Şu an bakıyorsa babam ve erkek kardeşim bakıyordur ama onlarla da çok uzun zamandır görüşemedim. Kardeşimin durumunu bile Eylül 2019'da öğrendim." diye konuştu.
aa