Namık Kemal Zeybek Radikal Gazetesindeki köşesinde 29.10.2008 tarihli yazısına rahmetli dostum dediği Kazım Yardımcı'nın üç ciltlik kitabından bir bölümü aynen almış.
Konu, Alevilik, Sünnilik, Emevilik, Abbasilik, Haşimilik üzerine yani anlayacağınız. 1400 sene önce İslamlar içinde meydana gelmiş elim ve üzücü hadiselerle ilgili.
Bizi neden ilgilendiriyor?
Bizi ilgilendiren boyutu Bediüzzaman Said Nursi'nin eserlerinden alınan kısmıdır. Ayrıca, anlatılanlar doğru bile olsa biraz abartılı ve bugüne taşınmasının kimseye fayda sağlamamasının izahıdır.
Sn. Namık Kemal Zeybek, kitabın yazarına güveni fazla olduğundan konu ile ilgili bölümü olduğu gibi almış hiç yorum yapmamış. O nedenle yazı ile ilgili söyleyeceğimiz şeylerin muhatabı değildir. Sadece kendisine şunu söyleyebiliriz. Çok seneler önce yaşanmış o günün şartlarında değerlendirilmesi gereken elim hadiseleri bugüne taşımanın doğru olmadığı yönündedir.
Said Nursi'den yapılan alıntı eksik yapılmış. Çünkü Said Nursi'den alıntı yapılacaksa konu ile ilgili görüşlerinin özeti en azından oraya yansıtılmalı idi. Öyle yapılmamış sadece konuyu destekleyen bir cümle alınmış ve arkası getirilmemiş.
Said Nursi, öncelikle o gün yaşanmış olaylarla ilgili olarak şu ölçüyü koymuştur. Hem, ölmüş insanları zemmetmek, hiç lüzumu yok. Onlar, dar-ı ahirete, mahall-i cezaya gitmişler. Lüzumsuz, zararlı, onların kusurlarını beyan etmek, emrolunan muhabbet-i Al-i Beytin muktezası değildir ve lazım da değildir diye, Ehl-i Sünnet ve l-Cemaat, Sahabeler zamanındaki fitnelerden bahis açmayı menetmişler. Çünkü Vakıa-i Cemelde Aşere-i Mübeşşereden Zübeyir ve Talha ve Aişe-i Sıddika (r.a.) bulunmasıyla Ehl-i Sünnet Velcemaat, o harbi, içtihad neticesi deyip, "Hazret-i Ali (r.a.) haklı, öteki taraf haksız; fakat içtihad neticesi olduğu cihetle affedilir." Emirdağ Lahikası, Sayfa 178
Bu konu günümüze taşındığında illaki bir tarafı eksik taşınıyor. Said Nursi'nin eserlerinde o günün olayları ile ilgili birçok bahis var. Özellikle 4. lem'a tamamıyla bu konuya tahsis edilmiş ve konu dörtbaşı mamur bir şekilde, hiçbir tereddüde ve şüpheye mahal bırakmayacak tarzda izah edilmiştir.
O'na göre; o günün şarlarında meydana gelen olaylardan dolayı Hz. Ali'yi temize çıkarmak için hakkında ne kadar hadis varsa bulunup gün yüzüne çıkarılmış, oysa diğer sahabiler ve halifelerle ilgili Hadis-i Şerifler yazılmış ise de fazla yaygın bir şekilde kullanılmamıştır. O nedenle sanki Resulullah (asv) İlk üç halife ile ilgili pek fazla bir şey söylememiş gibi bir durum ortaya çıkmış dolayısıyla, olay yüzeysel bakanlar için bir handikap halinin almıştır.
Hem, halifeliğe kimin daha layık olduğu, Hz. Ali'nin (ra) bu durumu nasıl kabullendiği, gerçekte şiaların iddia ettiği gibi boyun eğmediği, korkmadığı, iki tarafın da taraftarlarının bir kısmının niyetinin bozuk olduğu, kader açısından bu olayın nasıl değerlendirilmesi gerektiği vs gibi konulara geniş bir şekilde ışık tutulmuştur. Herkesin anlayacağı sade bir dille ve kimseyi incitmeden en güzel bir ifade tarzıyla açıklanmıştır.
Bugün barış günüdür, kucaklaşma günüdür, sevgi ve muhabbet günüdür, ittifak günüdür. Parça parça olmuş İslamları birleştirme, kaynaştırma günüdür. Zalim milletlerin tasallutu altında inim inim inleyen İslam dünyasını onların saldırılarından kurtarma ve huzura kavuşturma günüdür. Yani, izzet-i İslamiyeyi koruma günüdür. Böyle günlerde var olan kırgınlıklar unutulmaya/unutturulmaya, üzeri örtülmeye çalışılır. Birilerinin yarası kaşınmaz, incitilmez gerekirse affedilir veya dolaba kaldırılır.
O nedenle Bediüzzaman hazretlerinin ifade ettiği gibi diyoruz. Ey ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat! Ve ey Âl-i Beytin muhabbetini meslek ittihaz eden Alevîler! Çabuk bu mânâsız ve hakikatsiz, haksız, zararlı olan nizâı aranızdan kaldırınız. Yoksa, şimdiki kuvvetli bir surette hükmeyleyen zındıka cereyanı, birinizi diğeri aleyhinde âlet edip, ezmesinde istimal edecek. Bunu mağlûp ettikten sonra, o âleti de kıracak. Siz ehl-i tevhid olduğunuzdan, uhuvveti ve ittihadı emreden yüzer esaslı rabıta-i kudsiye mâbeyninizde varken, iftirakı iktiza eden cüz'î meseleleri bırakmak elzemdir. Said Nursi Lem'alar, Sayfa 32