Islâm'da ilk vakıf sayılan Hz. Ömer (ra)'in vakfı: "Satılmamak, hibe edilmemek, varis olunmamak... üzere..." denilerek vakfedilmiştir. (Sevkânî, VI/20) O halde vakıfta esas olan ebediliktir yani, satılmaması ve değiştirilememesidir. Buna dayanarak fıkıhçılarımız şartnamesinde satma sözü edilmeyen vakıfların zaruret olmadıkça asla satılamayacağı kanaatindedirler. Çünkü vakfedenlerin şartnameye koydukları meşrû şartlar, amel, mefhum ve delalet bakımından, şâriin (şeriat koyucunun) nassı gibidir. Daha açık bir ifade ile vakfın mesrû şartnamesi, bağlayıcılık açısından Kur'ân-ı Kerim gibidir; uyulması gerekir. (Bilmen, IV/266, 339, 345, 351; Ömer Hilmi,17)
Sahih ve lâzım bir vakfın şartlarını, vakfeden bile değiştiremez, tahsis edemez. Çünkü vakıf artık onun mülkiyetinden çıkmıştır. (Ö. Hilmi, 47; Bilmen, IV/352) Ancak şartnameye değiştirme şartı koymuşsa değiştirebilir. (Bilmen, IV/353) Bu yetki şartnamede mütevelliye de verilebilir ve o takdirde onlar da değiştirebilirler. (Ö. Hilmi, 47; Bilmen, IV/354) Ancak şartname mutlaksa bir defa değiştirebilirler, "devamlı" kaydı konulmuşsa, devamlı değiştirilebilirler. (Bilmen, IV/354)
Vakfın satılmasına gelince: Satılıp, bedeliyle bir başka mal olarak onu diğerinin yerine koymaya, yani vakıf yapmaya "istibdâl" denir. Vakfın şartlarını vakfeden (vâkif) dahi değiştiremeyeceği için, şartnamede satabilme şartı yoksa kendisi dahi satamaz. (Bilmen, IV/352) Ancak "satabilmek" ten maksat, satıp parasıyla yerine başkasını almaktır. Yoksa vakfın, yerine başkasını almamak üzere satılması caiz olmayacağından meselâ, vakfeden kendi ya da mütevellinin satabilmesi şartıyla vakıf yaparsa vakıf batıl olur. Çünkü bu, vakfın sona ermesi demektir. (Hilal er-Rây, 88-89-91) Halbuki, vakıfta ebedîlik şarttır. (Bilmen, IV/312); Vakıfin en efdali en devamlı, en faydalı ve en çok ihtiyaç duyulanıdır (Bilmen, IV/ 300)
Ama şartnameye, satıp, başkasıyla değiştirme şartı koyarsa bu caizdir. (Hilâl er-Rây, 91) Ancak bunun caiz olabilmesi de, şartnamede bulunmanın yanında, satın alınanın, değerde, satılandan aşağı olmamasına bağlıdır. Daha düşük değerde olursa caiz olmaz. (Ömier Hilmi,115; Bilmen, IV/ 355) Keza, şartnamede istibdâl yetkisi zikredilse, ama ne ile istibdâl edileceği zikredilmese mütevelli onu ancak değeri birinciden az olmayan bir akar ile istibdâl edebilir.(Ömer Hilmi, l15; Bilmen, IV/356; Hatemi, 78)
Vakfın gabn-i fahişle (normal insanların düşmeyeceği bir aldanma ile) satılması halinde satış geçersizdir, vakıf devam eder. (Hilâl er-Ra'y, 93)
Vakfıyede mütevellinin vakfı satabilmeleri şartı olsa -şartnameyi değiştirmede olduğu gibi- bir defa satabilirler. Bedel olarak aldıklarını tekrar satamazlar. (Hilâl er-Ra'y, 95) "Devamlı" kaydı olursa satabilirler. (Bilmen, IV/356)
Vakfeden, birisine (mütevelliye) vakfı satma yetkisini vekalet olarak verse, vakfeden ölünce vekalet düşer. Öldükten sonrası için de izin vermişse satabilir. (Hilâr er-Ra'y, 98)
Şartnamede vakfın para (nukûd) ile istibdaline izin olsa yine satılabilir. Alınan bedel, meşru bir yolla çalıştırılmak ve kârı tayin edilen yöne harcanmak üzere vakıf olarak kalır. (Bilmen, IV/356) Ancak bu mes'ele tartışmalı bir mesele olagelmiştir. Günümüzün enflasyonist şartlarında daha da nazıktir. Olsa olsa (Allah'u a'lem) değerini koruyabilecek bir para birimi ya da altın, ölçü alınarak olabilir. Şartnamede istibdal yetkisi yoksa vakıf istibdal edilemez (satılıp, yerine bedeli vakıf yapılamaz).
Ancak vakıf, şartnamede belirtilen gayesini gerçekleştiremez hale gelir ya da, yıkılır harap olursa veya geliri, masraflarını karşılamaz olursa -günümüz için- ilim ve amel ehli bir alimin uygun görmesiyle satılabilir. Ancak satışta emsaline göre fâhiş fiyat farkı bulunmaması gerekir. (Bilmen, IV/ 355)
Vakfın satılmadan, değişik gaye ile kullanılmasına "tağyir" denir. Meselâ bir evi bostan veya dersane, bir hanı hamam yapma gibi. Şartnamede mütevelli için vakfın tağyiri yetkisi konulmuşsa yapabilirler, konulmamışsa yapamazlar. (a.g.e)
Sorularla İslamiyet