Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, din hizmetlerinin vakıf desteğini 21. yüzyılda kaybettiğini bundan sonra da ister istemez din hizmetlerinin devletin himayesine kaldığını belirterek, azınlık grubunun da kendi vakıflarına kavuşmasının bir heyecan oluşturduğu ve bunun da gözardı edilemeyeceğini söyledi.
"5. Vakıfların Fıkh Sorunları" konulu sempozyumda konuşan Görmez, vakıf müessesesinin İslam medeniyetinin varlık anlayışının, insana bakış, hayır ve erdem anlayışının iyilik yapmak, hayır işlemek ve faydalı olmak, sevgi ve rahmet anlayışının tezahürü olarak ortaya çıktığını belirterek, vakıf müessesesinin İslam dininin insanlığın önerdiği bütün erdemlerin müesseseleşmiş hali olduğunu kaydetti.
Vakıfların kaynağını doğrudan Kur’ân-ı Kerim’den aldığını ifade eden Görmez, vakıfların sivil hayatın da önemli bir müessesesi olduğunu vurguladı. Yüzyıl öncesine kadar gündelik hayatın hemen her alanında gerçekleşen insan merkezli tüm hizmetlerin vakıflar eliyle yürütüldüğünün bilindiğini ifade eden Görmez, geleneksel toplumsal yapıda vakıfların sosyal bir tampon mekanizma görevi üstlendiğini de dile getirdi.
Görmez, İslam dünyasındaki bütün vakıfların hukuki sorunları bulunduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Balkanlar’daki her şehrin neredeyse üçte biri ecdadın emanet olarak bıraktığı vakıflardan oluşuyor. Ancak bu vakıfların büyük kısmı o devletler tarafından gasp edilmiş durumda. Hiçbir uluslararası mekanizmanın bu konuda duyarlılığı hissedilir değil. Müslüman azınlıkları koruyacak vakıflar, ilgili ülkeler tarafından gasp edildi. Bütün bunlara seyirci kalıyoruz. Türkiye’de de vakıflar çok zor süreçlerden geçti. Vakıflar ihya ediliyor ama birkaç eksiklik var. Vakıfların tarihine baktığımız zaman vakıfların büyük bir kısmı aynı zamanda din hizmetleri ve din eğitimi hizmetlerinin kaynağı olmuştur. Bu, din hizmetlerinin sivil tabiatına da çok uygundur. Vakıf müessesesi dini ve din hizmetlerini geliştirmiş ve himaye etmiştir tarih boyunca. Din hizmetlerinin sivil tabiatı, vakıf desteğini içine girdiğimiz asırda maalesef kaybetmiştir. Din hizmetleri, ister istemez devletin himayesine muhtaç olmuştur. Bugün artık Türkiye’de de din hizmeti ve din eğitimi amaçlı kurulan bütün vakıfların din hizmetine ve din eğitimine hizmet eder hale getirilmesi gerekiyor."
Haberler