Yaz rehavetinin kapladığı şu günlerde kış uyanıklığıyla düşünmek, okumak mümkün olmasa gerek. Mevsimlere göre değişen elbiseler gibi duygu ve algılama biçimleri değişir, düşünme demi seyrelir, tefekkür nazarlar azalır.
Kapalı ortamlarda kitaplara kapanıldığı, uzun geceleri müzakere ve zikirle geçirilen kış gibi değil yaz; dışarıda gezildiği, çevre ile daha çok hemhal olunduğu, dağlardan denizlere gezildiği, sıla-ı rahim yapıldığı, memleket yolları aşındırıldığı uzun gündüz günler.
Kâinatla daha çok yüz yüze olunduğu, kitap sayfalarından çok tabiat manzaralarının okunduğu, okunanların tefekkür egzersizi yapıldığı yazda, kudret kaleminin harikaları gözlenir, rahmet iltifatının lezzeti sezilir; yenen türlü türlü meyvelerde, sebzelerde, seyredilen güzel manzaralarda.
Bir nevi tefekkür talimi yaz; bir kirazı, çileği, kayısıyı, karpuzu seyrederek besmele ile başlamak, tefekkürle yudumlamak, elhamdülillah sonlandırmak sonu gelmez ne büyük bir lezzet, ne bir büyük şifa… Elhamdülillah demekle aynı anda sonsuz cennette yaratılmış olması Rezzak-ı Rahim’in hazırladığı ne geniş bir sofra... Zihin algısı sonsuzluğa açılıyor; lezzetlerin lezzetinden çok dahasını hissediyor latifeler.
Bu bağlamda bakıldığında yaz rehavet ayı değil; tefekkür zirvesi, şükür denizi. İnsan olmanın hafifliği, kalp bazen zevklenmek, nazlanmak, eğlenmek de istiyor. Beşte bir demişler bu orana… Yazda bu oranı tutturmak zor; ibrenin daha çok eğlenceye kaydığı zamanlarda nefsin de hakkını vermeli değil mi? O, her zaman dahanın dahasını istemekten duramasa da dizginlemek ve gemlemek kul olmanın gereği, insan olmanın vazifesi.
Zihin zindeliğinin azaldığı, kalp diriliğinin sönmeye yüz tuttuğu yazda, Kudretin Rahmetle yazdığı Samedani mektupları okumak için sakin yerlere gitmek, sessizliğin sesinde tabiatın tesbihatını dinlemek, kendine mahsus ibadetlerine eşlik etmek ve şuurkarane temsil etmek; dünya meşgalelerinden tatil ettirdiği gibi bütün kâinatı şükür ve hamd meclisine çevirir, Rahmanü Rahim’in kâinat genişliğinde hazırladığı sofraya buyur ettirir.
Seçimi tefekkürden, tezekkürden yana yapmak insan olma yönümüzü güçlendirecektir. Beşer beden yerde yürürken, gökler ötesi yolculuğumuzda ihtiyacımız olan azık da tedarik edilmiş olacak yenen kirazda, karpuzda, kavunda; Niyet Allah için olduğunda, onu hatırlayarak yapıldığında, ona hamd ederek bitirildiğinde...
Niyet ki O'nunla olmak; yaz da güzel, kış da güzel; yaz meyveleri de kış meyveleri de güzel. Çirkin olan kainata nefsi bakmak, harfi değil de ismi okumak, neticede an ve içindekileri çürütmek, mahva atmak.
Yaz ve kış pencerelerinden hakikat bahçesine bakmak, bakabilmek; hikmet devşirmek, hikmeti hayata taşımak; her yılda, her ayda, her günde, her anda yapmamız ve tazelememiz gereken bir seçim. Mesele kendinin başkanı olmak; nefse karşı, şeytana karşı, tagutlara karşı.
Yaz fırsatları yaşıyoruz; aklı olan değerlendirir, kalbi olan vakit hakikat vakti der, “an”ın kalbine mührü vurur.