Adem Elitok'un haberi
Göğüs-Kalp Damar Cerrahı Op. Dr. Mehmet Okan Özdemir, kanı akciğer ve kalbe taşıyan toplardamarların ilerleyici bir şekilde genişlemesine varis dendiğini söyledi. Yaptığı ağrı, kramp, görüntüsü ve oluşturduğu psikolojik tablonun insanı mutsuz ettiğini belirten Özkan, uzun süre ayaklarda kalan insanlarda varisin görüldüğünü ifade etti.
Yoğun ve uzun çalışma koşulları, hareketsiz günlük yaşantı sonucu yürüyüşün yerini alan ulaşım alışkanlıklarının varis hastalığını tetikleyen nedenler olduğunu vurgulayan Özdemir, şu bilgileri verdi: "Çok yakın mesafelere bile otomobil ve taşıma araçları ile ulaşan, yürüme alışkanlığını yitiren, merdiven yerine asansör kullanan kişilerin, bacak adale pompasının yaptığı toplardamar taşıma görevini devre dışı bırakması yoluyla varis hastalığına ve üzücü sonuçlarına davetiye çıkarmaktadır. Varislerin ilk görüldüğü anda hekime estetik kaygılarla müracaat eden hastalarda bile, derin toplardamarlarda venöz yetersizlik adı verilen hastalık başlamış olabilir. Varisleri ile birlikte yaşamaya çalışan ve bu duruma alışan insanların en büyük dezavantajı zaman geçtikçe daha zor bir tedavi şekline ihtiyaç duymalarıdır."
Varis ve venöz yetersizlik toplumda 25-35 yaş grubunda yüzde 30-35 oranında, 55-65 yaş grubunda ise yüzde 50-60 sıklıkta görüldüğüne işaret eden Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hastalıkların büyük bir kısmı bacaklarında varislerle birlikte yıllarca yaşarlar ancak ağrı başladığı zaman tedavi ihtiyacı duyarlar. Varis ve diğer toplardamar hastalıklarında en önemli faktör aileden gelen yatkınlıktır. Anne, baba ve diğer birinci derece akrabalarında varisi olan bir kişinin varisinin bulunma ihtimali yüzde 85'dir. Kişi eğer uzun süre ayakta kalınan veya devamlı sabit olarak oturulan bir işte çalışıyorsa, sigara içiyorsa, kilo alıyorsa, aşırı sıcağa maruz kalıyorsa, kadınlarda hamilelik ve doğum geçirmişse bilmelidir ki varis hastalığı kaçınılmazdır."
Özdemir, varis ve venöz yetersizlik hastalığının tedavisinin gecikmesi sonucunda görülebilecek yan etkileri ise şöyle sıraladı: "Bunlar ayaklarda ya da bacaklarda akıntılı ve geçmeyen yaralar ile thromboflebitis denilen damar içi iltihapları olup, en ciddi sonuçları ise venöz thrombozlar sonucu akciğere, kalbe pıhtı gitmesidir. Varis ve venöz yetersizliğinin teşhisi damar sistemi muayenesi sonrasında yapılan doppler ultrason ve gereğinde venografi adı verilen radyolojik tetkiklerle konulur."
Özdemir, varisin venöz basıncı düşüren ilaçlar, varis çorabı, skleroterapi adı verilen damar içine yapılan ilaç, köpük enjeksiyonları, lazerle damar pıhtılaştırılması ve varis ameliyatlarının uygulanması yolu ile tedavisinin mümkün olduğunu sözlerine ekledi.