Sokaklarda ürkütücü manzaralar seyrediyoruz; oruç uruç ediyor aramızdan, edep eriyor, hayâ gidiyor. Dünkü yıl böyle değildi, yarınki yıl nasıl olacağı ise malum.
800 yıl Endülüs’te varlık göster, sonra yok ol. Demek garanti yok. 1000 yıl bu topraklarda varlık göstermek artık bundan sonra burası bizim dedirtmiyor.
Nesillerimizin telef oluşunu yaşadığımız şehirlerde net şekilde görüyoruz; evet bundan sonra bize bir şey olabilir!
Karamsarlık değil tehlikenin büyüklüğünü dikkate çekmek derdim. Endülüs dersini iyi okuyamasak Anadolu’da kökleşmemiz ve yeniden dirilişimiz güçleşecek.
Siyasette, ekonomide başarı var kalmak için yeter şart değil. Arapların elindeki petrol sermayesi ne işe yarıyor?
Az dünya umuruna kalpler işgal edilmiş, akıllar çelinmiş, kişilikler satın alınmış. Oyuncaklara kanılmış, zanlarla yanılmış, ülfette boğunulmuş; nasihat ne kadar tesir eder?
Adam sen de yol olmuş…
Makam, maaş oh ne rahat… Yazın tatil, kışın bilmem ne!
Oku, düşün, bir şeyler yap. Hiçbir şey yapamıyorsan acı çek, kalben buğuz et. Direnç damarların kesilmesin, tepki refleksin sönmesin.
Tatile gitmeyin 23 Haziran İstanbul seçimleri çok önemli!
Yaşadığımız şehirler her gün 23 Haziran ve çok önemli.
Haftada bir iki defa sohbete gitmek iyidir ama çok şey değildir. Uzak diyarlardaki hizmet haberleri ile ümitlenmek de güzel, fakat gerçekliği silmiyor bunlar.
Artan kolektif bir nefsi emmare sokakları, şehirleri esir alıyor; ülke bütünlüğü ve ümmet geleceği tehlikede!
Akıl kalp bütünlüğü ile nefsi yönetmedikçe bu tehlike azalmayacak artacak.
Uyarıcı Kur’an tefsirlerini okumaya dinlemeye devam, devam da okuduklarımızla amel etmedikçe okumak ne çare?
Nefsi kırmıyor, aklı işletmiyor, kalbe dokunmuyorsa okunanlar dinlenenler, bizde ciddi bir arıza var demektir.
Arızaya önce kendinden başlamak doğru seçim, geçim o seçimin gerisinde kalırsa varlık yolunda yürüyoruzdur vesselam.