-Bu yazıda geçen kişi ve olaylar umarız hayal ürünüdür.-
Ben basit bir insanım aslında. Genç, yaşlı, bayan, erkek, çocuk vs. herkesim ben. Çok normal göründüğüme aldanmayın sakın! Boyumdan büyük işler yaparım ben. Öyle ki benim bile haberim yok.
X X X
Bana sordular: “Neden türban takıyorsun?” diye.
“İnancım gereği takıyorum” dediğimde meğer takmayanları inançsızlıkla suçluyormuşum.
Öyle bir “mahalle baskısı” yapıyormuşum ki insanlar yanımda duramıyormuş.
Benim derdim inanç değilmiş, siyasal simge olmakmış amacım, bunu da yeni öğrendim.
Bir parça bezle rejime tehdit olmuşum.
Vay be! Ben neymişim…
X X X
Yazları Kur’an okumayı öğretirdim köyün çocuklarına. Sonra jandarma geldi bir gün, şaşırmıştım.
Laikliğe aykırı hareket ediyormuşum.
Çocukların beyinlerini yıkayarak din özgürlüklerini, seçme haklarını ellerlinden alıyormuşum. Onlar büyüyünce kendileri seçeceklermiş inançlarını.
“Dinimizi öğretmezsek onlara ateistliği öğretmiş olmuyor muyuz? Bu nasıl seçme özgürlüğü?” diye sordum.
“Fazla kurcalama, bu böyle!” dediler.
İki sayfa Kur’an okutmakla neler yapmışım.
Vay be! Ben neymişim…
X X X
Ben bir üniversite öğrencisiyim. Arkadaşlarımla evde kalıyor, dini kitaplar okuyarak, sohbetler yaparak, dinimizi, Peygamber Efendimizi (a.s.m), Yaratıcımızı daha yakından tanımaya çalışıyoruz. Elimizden geldiğince namazlarımızı kılarak, kendimizi günahlardan muhafaza etmeye çalışıyoruz.
Bir gün baskın yaptılar evimize. Apar topar karakola götürdüler hepimizi.
Evde yaşça en büyük olan ben olduğum için arkadaşlar bana “ağabey” derdi. Karakolda öğrendim ki meğer ben “elebaşı” imişim.
Yasadışı örgüt kurmuşum. Devletin bütünlüğünü tehdit ediyormuşum.
Suç aletleri buldular evde. 3 tesbih, 5 takke, 2 seccade…
Arkamda yasadışı yapılanmaların, güç odaklarının desteği varmış.
O gece nezarette sabaha kadar düşündüm.
Vay be! Ben neymişim…