Vazifeni yap Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışma

Günlük Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

İnsan kendi vazifesini yapıp Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmamalı.

Meşhurdur ki, bir zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz'in ordusunu müteaddit defa mağlûp eden Celâleddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerâsı ve etbâı ona demişler:
"Sen muzaffer olacaksın. Cenâb-ı Hak seni galip edecek."

O demiş: "Ben Allah'ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım. Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmam. Muzaffer etmek veya mağlûp etmek Onun vazifesidir."

İşte o zat bu sırr-ı teslimiyeti anlamasıyla, harika bir surette çok defa muzaffer olmuştur.

Evet, insanın elindeki cüz-ü ihtiyarî ile işledikleri ef'allerinde, Cenâb-ı Hakka ait netâici düşünmemek gerektir.

Meselâ, kardeşlerimizden bir kısım zatlar, halkların Risale-i Nur'a iltihakları şevklerini ziyadeleştiriyor, gayrete getiriyor. Dinlemedikleri vakit, zayıfların kuvve-i mâneviyeleri kırılıyor, şevkleri bir derece sönüyor.

Halbuki, üstad-ı mutlak, muktedâ-yı küll, rehber-i ekmel olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, -("Peygambere düşen, ancak tebliğ etmekten ibarettir." Nur Sûresi: 24:54.)- olan ferman-ı İlâhîyi kendine rehber-i mutlak ederek, insanların çekilmesiyle ve dinlememesiyle daha ziyade sa'y ve gayret ve ciddiyetle tebliğ etmiş. Çünkü -("Sen sevdiğin kimseyi hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dilediğine hidayet verir." Kasas Sûresi: 28:56.)- sırrıyla anlamış ki, insanlara dinlettirmek ve hidayet vermek, Cenâb-ı Hakkın vazifesidir; Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmazdı.

Öyleyse, İşte ey kardeşlerim! Siz de, size ait olmayan vazifeye harekâtınızı bina etmekle karışmayınız ve Hâlıkınıza karşı tecrübe vaziyetini almayınız. (Lemalar, On Yedinci Lem’a)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:
MÜTEADDİD : Pekçok. Türlü türlü, çeşitli.
VÜZERÂ : Vezirler.
ETBÂ : Tâbi olanlar, uyanlar, birisinin idâresinde olanlar, bağlı olanlar, halk, yönetilenler.
CÜZ-İ İHTİYÂRÎ : Îcaddan mahrum, hak kazanmaktan başka hiçbir şeye gücü yetmeyen az bir arzu serbestliği, cüz'î irâde.
EF'ÂL : Fiiller, hareketler.
KUVVE-İ MÂNEVİYE : Mânevi kuvvet, moral gücü, mâneviyâttan gelen dayanma gücü.
ÜSTÂD-I MUTLAK : İlimde üstünlüğü, öğreticiliği tartışmasız olan.
MUKTEDÂ-İ KÜLL : Herşeyde herkesin uyması gereken kimse olan Hz. Peygamber (a.s.m.).
REHBER-İ EKMEL : En mükemmel rehber, yol gösterici.
REHBER-İ MUTLAK : Her bakımdan rehber, yol gösterici.
SA'Y : Gayret, çalışma, emek.

Risale-i Nur Haberleri