Savunma mekanizmaları mahlukatta çeşitlilik göstermektedir. Bu varolan çeşitlilik, hücumun da çeşitliliğine işaretlerdir. Saldırıların olması, savunmanın kalitesini artırır. Tohum toprak ile hücuma maruz bırakılarak koca bir çınar ağacına inkılap eder. Bir taife diğer bir taife ile hücum savunma öğretisini gösterir. Gaye şuursuzların şuurlu olana numuleri göstermesi.
Misal, çekirgenin çok üremesi dahilinde ekinlere zarar vermesi onlara saldıracak bir taifenin vücuda gelmesini ister. Çünkü tarladaki ekinler bunu istidad lisanıyla nebatat duasıyla ister.
Bu şekilde numuneler nebatat ve hayvanat taifelerinde görülmekle beraber kainattaki bütün alemlerde mevcuttur.
Lain Şeytan var olma kaidesi de, insanın kabiliyetinin görülmesine sebeptir. Çünkü şeytan saldırıları oldukça, insan ona karşı savunmasını sağlayacak yüksek fıtratını bulur.
Savunma ve saldırı taife ve nevlerin libaslarında dercedilmistir. İnsanda ise savunma eşyası kılınçtır. Saldırılara göre maddi ve manevi kılınç. Uhud savaşında maddi kılınç, şu asırda ise kalbi saldırılara manevi kılınç.
“Risale-i Nur, İslâmiyet'in gayet keskin ve elmas bir kılıcıdır.” (Sözler–759) diyerek; bu asrın kalbi yaralarına karşı savunacak kılıncı elimize vermektedir. İş odur ki verilen kılıncı kullanabilmek... Kılınç ancak Halileye mesleği ile tutunulur, hıllet ile kullanılır. Bunun adı samimi ihlastır. Evet Risale-i Nur mesleği hıllettir.
Manevi saldırılara, hücumlara karşı kılıncımız uhuvvet, hıllet, fena fil ihvan... İnsanın ulvi fıtratını sergileyen bu kaideler güzel ahlakı netice verdirir.
Bu asrın en büyük hastalığı ahlâk-ı sükut. Haram ve helal aynı çarşıda. Namaz kılıp, hak yemek bu iki tezat aynı çarşıda. Belki de kılınç tutup kullanmayı bilmediğimizdendir.
Risale-i Nur lisanı, tarzı güzel ahlaka yönlendirir. Müsbet baktırır, konuşturur. Onbirinci Şua Meyve Risalesinde yirmi külli hakikatler insanın yüksek seciyelerini tarifi ile Risale-i Nur, Cenab-ı Hakkın hak ismine bağlanan insanı tanımlamaktadır.
Ne olduğunu bilen ancak elindekini görür ve kullanır. Bu sebeple enaniyetini kevser havuzunda eriten kardeşlere ihtiyacımız vardır. Onlar bu yirmi külli hakikati imtisal ederek Cenab-ı Hakka Hak ismiyle bağlanarak bütün kainatın ihtiyaç hissettiği kumandanlardır. Bu yüzden midir Üstadım “keyfiyet önemli” der kemiyete nazaran.
Elbette insan bir imtihandadır. Keyfiyet çoğunluğa değil kaliteye bakar. Kalite ise; “Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok” (Lemalar,160) kılıncı eline verir.
“O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder” kılıcını istimal ettirir.