Gavsı Kasrevi Hz.'nin bu Nurları oku ve okut diye yolladığı Bediüzzaman Hz.'nin de talebesi olan Mehmet Ildırar Ağabeyimiz bir gün hepimizin bildiği Yuşa (a.s.) Hz. 'nin kabrinin gerçek yerinin burası olmadığını beyan etmiş ve çevresindekileri uyarmaya başlamış. Kısa bir zaman sonra bir gece rüyasında teşrif eden Yuşa (a.s.), "Ey Muhammed, Burası makam kabri de olsa gayesine hizmet ediyor. Sen bana gelen dualara neden engel oluyorsun?" demiş. Ondan sonra bu konuda hiç bir yerde bir şey söylememiştir.
Şimdi Cüppeli Ahmet Hoca dahil çokça kardeşlerimin Fahri kâinat efendimizin (S.A.V) doğumu için diyanetin belirlediği günlere ettiği itiraz dolaşıyor kulislerde. Üstelik tam da hicri takvimden miladi takvime iki doğum günü birden düştüğü bu senede...
Müdakkik her müslüman zaten bu günlerin "makam günleri" olduğunu bilir. Düzenlenen haftada yapılan (istisnalar (Kurân pastası vs.) hariç) programlar tilavetler veya etkinlikler, salavatlar doğru. Sadece haftanın tarihi doğru değil. İnşallah düzeltilir.
Ancak, Fahri Kâinat Efendimize (S.A.V) edilen Dualara ve salavatlara vs. engel de olmayalım değil mi?
Bu minvalde Bediüzzaman Hz.'nin net bir cevabı var, şöyle ki;
“Hâtime
Bugün Re'fet Bey'in bir mektubunu aldım. Lihye-i Şerife hakkındaki suali münasebetiyle diyorum ki: Hadîsçe sabittir ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Lihye-i Saadetinden düşen saçların taneleri mahduddur. Otuz kırk tane veya elli altmış tane gibi az bir mikdarda iken, binler yerde Lihye-i Saadetin saçları bulunması, beni bir zaman çok düşündürdü. O vakit hatırıma gelmiş ki: Lihye-i Saadet, yalnız Lihye-i Şerifin saçlarından ibaret değil, belki re's-i mübarekinin traş oldukça hiçbir şeyini kaybetmeyen Sahabeler, o nurlu ve mübarek ve daimî yaşayacak saçları muhafaza etmişler. Onlar binlerdir. Şimdiki mevcuda müsavi gelebilirler.
Yine o vakit hatırıma geldi ki: Acaba her câmide bulunan, sened-i sahih ile bu saç Hazret-i Risalet'in saçı olduğu sabit midir ki, ona karşı ziyaret makul olabilsin?
Birden hatıra geldi ki: O saçların ziyareti, vesiledir. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a karşı salavat getirmeye sebeb ve bir hürmet ve muhabbete medardır. Vesilelik ciheti o şeyin zâtına bakmaz, vesilelik cihetine bakar. Onun için eğer bir saç hakikî olarak Lihye-i Saadet'ten olmazsa, madem zahir hale göre öyle telakki edilmiş ve o vesilelik vazifesini yapıyor ve hürmete ve teveccühe ve salavata vesile oluyor; kat'î sened ile o saçın zâtını teşhis ve tayin lâzım değildir. Yalnız, aksine kat'î delil olmasın, yeter. Çünki telakkiyat-ı âmme ve kabul-ü ümmet, bir nevi' hüccet hükmüne geçer. Bazı ehl-i takva böyle işlerde, ya takva veya ihtiyat veya azimet noktasında ilişseler de, hususî ilişirler. Bid'a da deseler, bid'a-i hasene nev'inde dâhildir. Çünki vesile-i salavattır.”~RN-Lem'alar/106~
Bu vesile ile dün itibariyle başlayan üç aylarımız, İslâm âlemine hayırlı mübarek olsun inşallah.
Selam ve dua ile