Yine gece geç saat, yine ben, kendimleyim
Konuşacaklarım var, önce çay demleyeyim
Herkes uyudu gitti, beni, bana bıraktı
Berzah bezminde sandım, oysaki evimdeyim
Salıncakta sallanan çocuk gibiydi hayat
Nasıl yaşamaktı bu, gece yat, gündüz atlat.
Hoyratça her güzele, değer miydi koşmaya
Ki, çoğu yalan oldu, dayanmadı coşmaya
Gönül, eli boş dönen müflis gibi, çok kere
Tüm anlamı yükledi, çürük, toprak esere
Neden hep yorgun düşüp, öteledi sormayı
Bu geliş neredendi, gidiş nasıl bu yere?
Dağların zirvesine çıkabilseydim bir gün
Buluşmaya en yakın, yer ile mavi göğün
Yine hüzün yine gam düşer miydi payıma
Ey gönül olur muydun yine böyle çok üzgün
Yaş gelince kemale akıl avaze olur
Yılların ihmaliyle söyler maraze olur
Artık gideni sayar, her gece endişeli
Sanki hep, gel gel eder, uğurlanan dost eli
Gel üzülme diyeyim, sana söz anlatayım
Yakın bir hadiseden, bir manzara çatayım
Burası yıkılacak, buradan yol geçecek
Fazla birşey bekleme, yok burada, gelecek
Bir meyveye bak, bir de çürüğü yiyen kurda
Bir eyleme bak, bir de, akan zamana burda
Aklı yoktur ağlayan, süslü, kof viraneye
Yani burda toparlan, odaklan asıl yurda
Mesudane hayatın şifresi beyan oldu
Dünya geçilecek han, başka yer ayan oldu
Arif olan bendedir, hayatı bahşedene
Her an kemerbestedir, güneşi çevirene.