Eksi on üç derecede Volga'nın buz kesmiş yüzüne dalıp gidiyorum.Bakmaktan öteye geçmeli diyerek, biraz da korka korka Volga'nın üzerinde karlara basa basa balıkçıların yanına varıyorum.
Yaklaşık otuz santim kalınlığındaki buz tabakasında matkapla yirmi santim çapında delikler açarak oltalarını salmışlar. Sabırla bekliyorlar.
Derken, oltanın tekinde bir kıpırdanma oluyor. Balıkçı heyecanlanıyor. Sakince oltayı çekiyor, oltanın ucunda yalnızca yem olarak takılı balık duruyor. Bir şeyler söylüyor. Ne o beni anlıyor, ne ben onu. Ama anlaşıyoruz. Tebessümlerimiz yetiyor her birimize. Tebessüm en insancıl dillerden biri, diyorum o an. Kendi kendime.
Su, buz, kardan müteşekkil bir mucizenin üstündeyim.
Akmaya devam eden nehrin üzerinde buz, buzun üzerinde kar. Üçü aynı anda nasıl olur, diyesi geliyor insanın. Otele döndüğümde merak edip araştırıyorum internette.
Havalar soğumaya başlayınca Volga da soğumaya başlamış. Soğuyan su tabakası dibe doğru çöküyor. Daha sıcak kısımlar yüzeye çıkıyor. Ama bu üstteki kısım da soğuk havanın etkisiyle yine soğuyor ve yine dibe doğru çöküyor. Bu denge sıcaklık dört dereceye gelince birden değişiyor deniyor.
Bu kez ısının her düşüşünde, su genleşmeye ve hafiflemeye başlıyor. Böylece dört derecelik su en altta kalıyor. Daha yukarıda üç, onun üstünde iki derecelik su katmanı şeklinde devam ediyor. Suyun yüzeyi ise sıfır dereceye varınca donuyor.
Sadece nehrin ya da gölün yüzeyi donmuş oluyor böylelikle. Yüzeyin altında kalan dört derecelik su kitlesi, balıkların ve diğer canlıların yaşamlarını sürdürmeleri için yeterli.
Deniyor ki, buz ve karın ısıyı iletme hususiyetleri düşüktür. Yani buz, havadaki soğuğu, altındaki su tabakasına çok az iletir. Böylece dışarıdaki hava eksi elli dereceyi bulsa bile nehrin ya da gölün veyahut denizin üstündeki buz tabakası bir-iki metreyi geçmez. Foklar, penguenler ve diğer kutup hayvanları, bu sayede denizin üstündeki buzu delip alttaki suya ulaşabilirler.
Eğer böyle olmasa ne olurdu? Su, tüm diğer sıvılar gibi ısı kaybına paralel olarak yoğunluğu artsaydı, yani buz suyun dibine batsaydı ne olurdu?
Bu durumda okyanuslar, denizler, göller ve nehirlerde donma alttan başlayacaktı. Altan başlayan donma, yüzeyde soğuğu kesecek bir buz tabakası olmadığı için, yukarı doğru devam edecekti. Böylece dünyadaki göllerin, denizlerin ve okyanusların çok büyük bölümü dev birer buz kütlesi haline gelecekti. Denizlerin yüzeyinde sadece birkaç metrelik bir su tabakası kalacak ve hava sıcaklığı artsa bile, dipteki buz asla çözülmeyecekti. Böyle bir dünyanın sularında hiçbir canlı yaşayamazdı.
Su, buz, kar. Bir mucizenin üstünde duruyorum. Balıklar bir mucizenin içinde yüzüyor.
Nehrin orta yerinde dururken, gözlerim sahile kayıyor. Yüz yıl önce Volga'nın kıyısındaki hazin yakarışları hayal ediyorum. Hazin bir gurbette zahiren hayatı buz kesmiş Zamanın Bedii'nin içinde bir nehir akıyor. Bir ucu bize uzanan.
Kosturma'dan Petersburg'a gitmek üzere trene bindiğimde üç kelimeyi yol arkadaşı kılıyorum: Su, buz, kar.
Not: Kosturma'da misafirperverliklerinden dolayı işadamı İsmail Cem Bey'e, Kosturma Devlet Üniversitesi'nde Türkçe dil kursu hocası Ahmet Bey'e teşekkür ediyorum.
Zaman