2010-14 arasında Wilders’in Özgürlük Partisi (PVV) saflarında yer alan Klaveren, Wilders ile yollarının nasıl kesiştiğini şöyle aktardı: “O dönem Wilders’in politikaları bana uygundu. Düşük vergiler, daha küçük bir devlet yapısı öneriyordu. Ve tabii ki İslam’ı eleştiriyordu, ben de öyleydim. 2004’te sanatçı Theo van Gogh kendini İslamcı olarak tanıtan kişiler tarafından öldürülmüştü. 11 Eylül saldırıları, diğer saldırılar üst üste gelmişti. Ayrıca üniversitede karşılaştırmalı din eğitimi almıştım. Orada da İslam’ı çok yüzeysel öğrettiler bu nedenle yanlış fikirler edindim. Mesela tüm Müslümanların Hıristiyanları öldürmek istediğini düşünüyordum.”
SANKİ GOEBBELS KONUŞUYORDU
Van Klaveren, “Aldığım din eğitimi nedeniyle beni partinin İslam üzerine sözcüsü olarak seçtiler. İslam konusunda bir şey söylenecekse Wilders’ten sonra benim sözüm geçiyordu” diyor. Fakat 2014’te hayatını değiştiren bir olay yaşandığını belirten Klaveren, “Bir mitingde Wilders destekçilerine ‘Ülkede daha fazla mı yoksa daha az mı Faslı istiyorsunuz’ diye sordu. Kimilerine göre sanki Nazi Goebbels konuşuyordu. O noktada meselenin ideoloji değil bir etnik gruptan kurtulma isteğinin olduğunu anladım. Bir çizgiyi aşıyordu, ben de partiden ayrıldım.”
HZ. MUHAMMED’İN HAYATINI OKUDUM
Bu sırada İslam karşıtı bir kitap yazmaya karar verdiğini aktaran Hollandalı siyasetçi şöyle devam etti: “Kitabı yazarken İslam hakkında araştırmalar yaptım. Cambridge Üniversitesi’nden Timothy Winter’a yazdım. Uzun süre karşılıklı e-mail gönderdik. Sonra bana ‘Senin İslam sandığın şey aslında Vahhabilik’ dedi. Ben de ‘Gerçek İslam nasıl’ diye sordum. Bana kitaplar gönderdi. Sorularımı yanıtladı ve benim için kapıları açtı. İslam hakkında kafamdaki tüm önyargılar yok olmaya başladı. Hazreti Muhammed’in hayatını okudum, ne kadar kibar, yardımsever biri olduğunu, Müslüman olmayanlara da yardım ettiğini gördüm. İslam zannettiğim şeyin İslam olmadığını anladım. Daha sonra Hollanda’daki imamlarla bir araya gelmeye başladım. Bana fark etmeden yavaş yavaş bir Müslüman’a dönüştüğümü söylediler. ‘İnan ya da inanma artık bir Müslümansın’ dediler.”
WİLDERS: MEZBAHADA ÇALIŞAN VEJETARYEN GİBİSİN
Hayatının neredeyse tamamını Protestan olarak geçiren Van Klaveren geçen kasımda Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olmuş. İhlas ve Fatiha gibi sureleri öğrenmiş. Şimdiki hedefi 5 vakit namaz kılmak: “Her şeyi sıfırdan öğrenmem gerek çünkü din konusunda bir bebeğim. Fakat kalbimde niyet var.” Peki ailesi ve arkadaşları nasıl tepki gösterdi? Van Klaveren’in yanıtı şöyle: “Bazıları çıldırdığımı düşündü. Kardeşim ve eşim huzuru bulduğum sürece benim için mutlu olduklarını söylediler. Büyük babam çok dindar. Hasta yatağında, o nedenle ona söylemeye çekindim. Fakat haberlerde görmüş, şoke oldu. Tabii ki eski siyasi arkadaşlarım da mutlu değil. Wilders bana ‘Mezbahada çalışan bir vejetaryen gibisin” dedi.
Nalan Koçak-Hürriyet