Bir cümle yazdım... "Harf/dil inkılabı ve Osmanlıcanın tehciri, kültür ve zihniyet açısından ucube kuşaklar yaratmıştır" dedim... Kemalistlerin kimyası bozuldu.
"Kemalist" gerçekten ilginç bir insan tipi:
Genç kuşakların, örneğin, Kurtuluş Savaşı'nı öğrenmesini yürekten isteyip, bilmeyeni ayıplıyor da... Aynı gençlerin, 1928 öncesine ait metinleri okuyamamasını bir sorun olarak görmüyor ki bu metinlere Atatürk'ün 1927'deki Nutuk'u da dahil!
Bizim Kemalistlerin hayatı kavrayış biçimleri insanı şaşırtan, "bu kadar da olamaz" dedirten tuhaflıkta.
***
Örneğin, 1928'deki Harf inkılabının, "Dünyayla bütünleşmek" için yapıldığını sanıyor bazısı.
Yani biz eski alfabeyi terk edip, Latin harflerini alınca, dünyayla bütünleşmişiz. Emin misiniz?
Takvim, saat, ağırlık ve uzunluk ölçüleri gibi alanlarda "Batı standartlarını" benimsemeyi, "dünya ile koordinasyon oluşturma" çabası olarak görebiliriz.
Peki, alfabe için aynı şey söylenebilir mi? Latin alfabesiyle yazınca, nasıl oluyor da dünya ile bütünleşiyorsun kardeş?
Bu iddia bir hayaldir. Bir illüzyondur. Kendini kandırmadır. Uydurmacadır.
***
Örneklere geçelim:
* Japon alfabesini Batılılar bilmez. Ama Japonya, 1905'ten beri önemli bir dünya aktörüdür.
* Çin'in alfabe yüzünden geri kalmadığı ortaya çıktı: En büyük ekonomi oluyorlar.
* Onları yine Batılıların bilmediği alfabeleriyle Hindistan takip ediyor.
* Yunanistan, Grek alfabesiyle, Avrupa Birliği'ne girdi. Son kriz öncesinde kişi başı ortalama gelir 30 bin dolardan fazlaydı. Türkiye ise 10 bin dolara ancak ulaştı.
* Rusya'da Kiril alfabesi kullanılıyor. Batılılar, yani Avrupalılar ve ABD'liler bu alfabeyi bilmez. Sovyetler Birliği olarak, Soğuk Savaş döneminde dünyanın ikinci büyük gücüydü. Sonra yıkıldı. Şimdi toparlanıyor.
***
Japonya, Çin, Hindistan, Rusya, Yunanistan... Bu ülkelerin hepsi küresel ekonominin küçüklü büyüklü üyeleri... Yani dünyayla bütünleşme konusunda temel bir sorunları yok...
Ancak çarpıcı bir ortak noktaları var:
Hiçbirinin alfabesi ötekine benzemediği gibi, Latin alfabesi de değil!
Buradan çıkan sonuç şudur:
Ekonomik gelişme ve kültürel zenginliğin, alfabeyle bir alakası bulunmuyor.
Latin alfabesine geçmek, Türkiye'de kayda değer bir gelişmeye yol açmamıştır.
Arap alfabesinde yapılacak bazı sadeleştirmelerle, okuma yazmayı halka kolayca öğretebilirdik.
***
Peki, bu tartışmayı niye yapıyorum? Arap alfabesine dönülmesini mi istiyorum?
Elbette hayır.
Olan oldu bir kere.
Yıl 1928 olsa, bu kafamla alfabe değişikliğine karşı çıkardım (ve "mürteci" ilan edilirdim.)
Şimdi birileri "Alfabeyi değiştiriyoruz" dese, bugün de onlara karşı çıkarım.
Bu tartışmanın pratik yanı Kürtçe ile ilgili. Dil ve alfabe konularına girmeden, Kürt sorunu tartışılamaz ve çözüm bulunamaz.
Eğer "bölünmek" istemiyorsak, birçok ülke gibi, biz de iki, üç dilli/alfabeli olacağız.
Resmi dil Türkçe kalacak ama örneğin yol tabelaları iki dille birden yazılacak: Türkçe, Kürtçe... Bazı bölgelerde buna Arapça, Lazca, Çerkezce vs. eklenecek.
Ayrıca Kürt alfabesinde X, Wve Q harfleri var. Yani Latin alfabesiyle kaynaşmada Türkçeden ilerdeler!
Madem Kemalistler, Latin alfabesi üzerinden "Dünyayla bütünleşmek" istiyor.
İşte fırsat: X, W ve Q'nun alfabeye eklenmesini savunsunlar da görelim.
Sabah