Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), İsrâ Sûresi 53-58. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
53-(Habîbim, yâ Muhammed!) Kullarıma söyle; (kâfirlere, sözün) en güzel olanı(nı) söylesinler! Çünki şeytan, (onların mü’minlerle) aralarını bozmak ister. Şübhesiz şeytan, insana apaçık bir düşmandır.
54-(Onlara söylesinler ki:) “Rabbiniz sizi en iyi bilendir. Dilerse size merhamet eder, dilerse size azâb eder.” Hem seni, onların üzerine vekîl göndermedik.
55-Rabbin, göklerde ve yerde olan kimseleri de en iyi bilendir. And olsun ki, peygamberlerin bazısını bazısına üstün kıldık; Dâvûd’a da Zebûr’u verdik.
56-De ki: “O’ndan başka (ilâh) zannettiklerinize yalvarın; hâlbuki (onlar) ne sizden sıkıntıyı giderebilirler, ne de (onu başka bir tarafa) çevirebilirler.”
57-Onların (ilâh diye) yalvarıp durdukları şeyler, Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesîle ararlar;(*) O’nun rahmetini umarlar ve azâbından korkarlar. Çünki Rabbinin azâbı (pek) korkunçtur.
58-Hiçbir şehir yoktur ki, biz kıyâmet gününden önce helâk edicileri veya şiddetli bir azâb ile azâb edicileri olmayalım. Bu, kitabda (Levh-i Mahfûz’da) yazılmıştır.
(*)İbn-i Mes‘ûd (ra)’a göre, bir kısım insanlar, cinlerden bir tâifeye tapıyorlardı. Bu cin topluluğu daha sonra Müslüman oldu. O insanlar ise hâlâ bunlara tapmaya devâm ediyorlardı. Bunun üzerine bu âyet-i celîle nâzil oldu. İbn-i Abbâs (ra)’a göre, kendilerine tapıldığı hâlde Rablerinin rızâsına vesîle arayanlar, melekler, Hz. Îsâ (as) ve Hz. Uzeyr (as)’dır. (Kurtubî, c. 5/10, 279)