Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Nisâ Sûresi 44-46. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
44-Kendilerine Kitab’dan (Tevrât’tan) bir nasib verilenleri (yahudileri) görmedin mi? Dalâleti (nasıl da) satın alıyorlar ve sizin de hak yoldan sapmanızı istiyorlar!
45-Allah ise, düşmanlarınızı en iyi bilendir. (Gerçek) dost olarak Allah yeter, (gerçek) bir yardımcı olarak da Allah yeter.
46-O yahudi olanlardan bir kısmı (Tevrât’taki) kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar ve (peygambere karşı) dillerini eğip bükerek (alay etmek) ve dîni kötülemek üzere: “İşittik ve isyân ettik!”, “Dinle, dinlemez olası!” ve .... diyorlar. (*) Hâlbuki gerçekten onlar, “İşittik ve itâat ettik”, “Dinle!” ve .... (bizi gözet!) deselerdi, onlar için elbette hayırlı ve daha doğru olurdu; fakat küfürleri sebebiyle Allah onlara lâ‘net etmiştir; bu yüzden pek azı müstesnâ, îmân etmezler.
(*) اِسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ cümlesi de, Bakara Sûresinin 104. âyetindeki رَاعِناَkelimesi gibi iki ma‘nâda kullanılabilen kelimelerdendir ki, hürmet makāmında: “Lütfen ve tenezzülen dinle!” demek olduğu gibi, bir hakāret ma‘nâsında: “Dinle, dinlemez olası!” gibi ma‘nâları da ifâde eder.رَاعِناَ kelimesi de “Râînâ” tarzında söylenirse: “Bizi gözet!” yerine “Bizim çoban!” gibi, hattâ daha tahkīr edici bazı ma‘nâlara da gelmektedir. Bu âyet-i kerîme, yahudilerin bu çirkin tavırları hakkında sahâbeleri îkāz etmektedir. (Râzî, c. 5/10, 123)