Yahudilerin kendilerinden olmayanlara zulüm yapmalarının ve her nevi fesadı çevirmelerinin sebebi nedir? Bunun cevabını ulaştığımız kaynaklardan öğrendiğimiz ölçüde yazmadan önce Yahudilerin inançlarına bakmak gerekir. Çünkü inanç düşünceyi, düşünce de fiil ve davranışları etkiler. İnsan nasıl inanırsa öyle düşünür, nasıl düşünürse öyle davranır.
Yahudiler muharref Tevrata inanmaktadırlar. Tevrata göre inançlarının özü şudur: Allahın birliğine, ezeli ve ebedi olduğuna, sadece ona dua edilmesi gerektiğine, peygamberlerin bütün sözlerinin doğru olduğuna, Musanın (as) peygamberlerin en büyüğü olduğuna, Tevratın değişmediğine ve asla değiştirilemeyeceğine, bu günkü Tevratın Musaya Tur Dağında verilen Tevrat olduğuna inanırlar. Allahın kalplerden geçenleri bildiğine, ahir zamanda Davud soyundan Mesihin gelerek Vaat edilmiş Kutsal Topraklarda devlet kurup bütün dünyaya hâkim olacağına da inanırlar. Allahın emirlerine uyanları mükâfatlandıracağına ve emirleri ihlal edenleri tövbe etmezlerse cezalandıracağına; ruhun ölümsüzlüğüne ve Allahın dilediği zaman ölüleri dirilterek ahireti kuracağına da inanırlar.
Yahudilerin bir de Mesih inancı vardır. Bu inanca göre Müjdelenen kurtarıcı anlamına gelen Mesih, Davud (as) soyundan gelecek ve Yahudilere dünya hâkimiyeti sağlayacak, devletini Vaat edilen kutsal topraklarda kuracaktır.
İnançlarına göre Yahudiler Allahın oğullarıdır (Mâide, 5:18) Cennete sadece kendileri gireceklerdir. (Bakara, 2:111) Bu ayetlerde belirtilen hususları tekzip etmediklerine göre inançları budur. Ayrıca başka bir dine ve millete mensup olan asla Yahudi olamaz. Yahudi bir anne-babadan doğmayan, Tevrata ve Musaya inanmakla da Yahudi olmaz.
Kurân-ı Kerim aralarındaki ahlâki benzerliklerden dolayı Yahudilerden ve münafıklardan çok şikâyet eder. Vasıflarını sayarak inananlara onların ancak vasıfları ile tanınacağını ders verir. Her ikisi de sinsi ve tehlikelidir. Kurân-ı Kerim Yahudilerin cimri olduklarını, cimriliği tavsiye ettiklerini, Allahın lütfu ile kendilerine verdiklerini gizlediklerini (Nisa, 4:37) Yeryüzünde fesat çıkarttıklarını (Mâide, 5:64) Dünyaları için endişeli ve korkak olduklarını, kalplerinde Allah korkusunun bulunmadığını; ancak dünya kaygısı ile müminlerden çok korktuklarını (Haşr, 59:13-14) bütün bunlarla beraber hayata ve yaşamaya çok düşkün olduklarını ve bin yıl yaşamak istediklerini (Bakara, 2:96) dünyaya olan hırslarından insanların mallarını ve haram edildiği halde faizi haksızlıkla yedikleri (Nisa, 4:161) Altını ve gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamadıklarını (Tövbe, 9:34) bizlere haber vermiştir.
Yine Yahudiler kendilerini üstün görürler ve Biz Allahın oğulları ve sevdikleriyiz derler. (Maide, 5:18) anlaşmalara asla uymazlar, her defasında anlaşmayı bozarlar ve bundan hiç de sıkılmazlar (Enfal, 8:56) İslam dinine herkesten çok düşmanlık taşırlar. (Maide, 5:82) Onlar Allahın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler; ama onlar istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır (Tevbe, 9:32)
Bütün bu inançları taşımakla beraber Kurân-ı Kerim Yahudilerin dünya hırsları yüzünden (Bakara, 2:96) zillet ve sefalete düştüklerini ifade eder. (Mektubat, 2005, s. 457; Lemalar, 2005, 365) Bu sebeple Yahudi milletinin pek çok zahmet ile kazandıkları kendilerine faydası az, yalnız hazinedarlık ettiği gayr-ı meşru faiz kazancı olan servetleri ile beraber bütün milletlerden sille-i zillet ve sefalet, katl ve ihanettir darbelerine maruz kalmışlardır. (Mektubat, 458, 709; Sözler, 651)
Hırs sebeb-i hasarettir (Mektubat, 457) diyen Bediüzzaman hırs konusunda Yahudi milletini örnek gösterir. Yahudilerin bütün sıkıntılarının sebebi bu dünyaya doyumsuz olan hırslarıdır. Başarılarının altında da yine bu hırsları vardır. Beş paralık cam parçasına beş lira fiyat vererek şiddetli bir hissiyatla dünyaya sarılmaları batıl yolunda dahi olsa, samimi bir ihlâs olduğundan, o meselede muvaffak olur ve ehl-i hakka galebe çalarlar. (Lemalar, 2005, s. 382)
Yine hırsla dünyaya sarılan Yahudiler bu hırslarının neticesi olarak hasarete, düşmanlığa, katle ve sürgüne maruz kaldıkları için ruhlarına ve seciyelerine büyük bir intikam hırsı işlemiştir. Bu sebeple Yahudilerin dünya milletlerinden maruz kaldıkları katliamlar, Firavunların Yahudi erkeklerini kesmeleri ve kızlarını diri bırakmalarından tutun (Bakara, 2:49) Babillilerin ve Romalıların kendilerine yaptıkları, daha sonra da dünyanın neresine giderlerse gitsinler Meskenet ve zillet içinde kalmaları (Bakara, 2:61) onları yeryüzünde fesada ve bozgunculuğa yöneltmiştir. (Maide, 5:64)
Aşırı dünya sevgisi içlerinde bulunduğu için son derece korkak ve çekingen olan Yahudi milleti bu hırs ve intikam duygusunun sonucu olarak hırs-ı hayat havf-ı memat ile tâ kıyamete kadar ölümden kaçmaları ve ölümü istememeleri (Bakara, 2:94; Sözler, 651) sonucu hile hudaya yönelmişlerdir.
Bankaları tesis eden ve hile ve huda ile mal toplayan, emek-sermaye mücadelesi ile fakirleri zenginlerle mübarezeye sevk eden Yahudiler olduğu gibi, daima zulmünü gördüğü hükümetlerden ve galiplerden intikam almak için her çeşit fesat komitelerine karışan ve her nevi ihtilâle parmak karıştıran yine Yahudilerdir. (Sözler, 2005, s. 650)
Su testisi suyolunda kırılır. Ne ekerseniz onu biçersiniz Ceza cins-i ameldir. Zulm ile abad olan kahr ile berbad olur. Kuranın ifadesi ile iki defa yeryüzünde fesat çıkran Yahudiler bir üçüncüsü ile kendi sonlarını hazırlamaktadırlar. Ancak Müslümanların dağınık olması ve birlikten yoksun bulunmaları, Bediüzzamanın Hutbe-i Şamiyede tespit ederek çarelerini gösterdiği hastalıklardan kurtulmadıkları için Yahudi Zulmüne maruz kaldıkları bir gerçektir. Ancak Atmacaların tasliti serçe kuşunun istidatlarının gelişmesine sebeptir. Yüce Allah Yahudi ve onun koruyucuları olan İngilizleri ve Amerikalıları İslam dünyasına musallat ederek beş yüz yıllık uykudan uyandırmak istiyor. Ne zaman İslam dünyası derin gaflet uykusundan uyanırsa o zaman Yahudilerin ve zalimlerin durumu tehlikeye girecek, mazlumlar rahat nefes alacak, yeryüzünde barış ve huzur olacaktır.
Sonuç olarak Peygamberimizin (sav) haber verdiği gibi, Yahudiler ile Müslümanlar arasında savaş çıkacak ve Yahudiler perişan olacaklardır. Bu savaşta Müslümanlar Yahudileri öldürürler. Hangi ağaç ve taşın arkasına saklansa o ağaç ve taş benim arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür diyecektir. (Buhari, Tecrid-i Sarih, 9:73; Tirmizi, Birr, 25; Fiten, 2) Ancak Garkad ağacı Yahudiyi gizleyecektir; o Yahudi ağacıdır (Buhari, Cihad, 94, Menâkıb, 25; Müslim, Fiten, 82) Bu hadisin ilk kısmı gerçekleşmiş ve Yahudiler İsrail Devletini kurmuşlardır. İkinci kısmı da zamanı gelince tahakkuk edecektir. Bundan şüphemiz yoktur. Ancak bunun şartları yukarıda izah ettiğimiz gibi oluşma aşamasındadır. Bir şey şartları tamamlanmazsa vukua gelmez.
İslam dünyası Hutbe-i Şamiyede belirtilen hususları nazara alarak gereken altyapı çalışmalarına başlamaları şarttır. Yoksa vaat edilen ve müjdelenen hususlar bağlı oldukları şartları oluşmadığı için geri kalır ve vukua gelmesi gecikir. Bunlardan birisi de Fırat Nehrinin suyu çekilip yatağında altından bir dağ meydana çıkmadıkça ve buna sahip çıkma ümidi ile birbiriyle çarpışanların yüzde doksan dokuzu ölmedikçe kıyamet kopmaz. (Buhari, Fiten, 24; Müslim, Fiten, 29; İbn-i Mâce, Fiten, 25) hadisidir. Burada bir de ikaz vardır. Sizler kesinlikle o hazineden bir şey almayın! (Buhari, Fiten, 24; Müslim, Fiten, 29-32; Ebu Davud, Melâhim, 13) Bu hadiste insanların ve insanlığın hayrına olmayan şeyi almamamız ve bu nimetleri şerde ve zulümde kullanmamamız hususu da belirtilmiştir.
Ortadoğuda petrolün çıkması ve GAP Projesinin tahakkuku bunun en güzel delilidir. Geleceğin neler sakladığı bilinemez; ancak Müslümanlar İttihad-ı İslam şartlarını oluşturmakla mükelleftirler.