Psikanalizmin tedavi amaçlı kullanımına olduğu kadar , insan doğasının ve yaratıcılığının kökenlerine yönelik bir çözümleme çabasının temel aracı olarak kullanıldığı görülmektedir.
Freud’un geliştirdiği bir önemli kavram ruhsal çatışmadır. Yahya Kemal’in hayatına ve eserlerine baktığımızda onların oluşması için bir çatışmanın olduğunu başlangıçta göremeyiz. Çatışma, felsefi ve psikanalitik olarak kişiliğin ortaya çıkmasında ve eserin belirginleşmesinde ciddi öneme haizdir.Yahya Kemal ‘in hayatında ilk çatışma çocukluğunda görülür. Dadılarından Zeynep isimli olanını çok sever. Şarimimiz hemen hemen onun elinde büyümüştür. Ailenin bir ferdi olmuşturYahya Kemal beş yaşına geldiğinde Zeynep gelin olur. Aile yapılan düğün hazırlığının Zeynep’e ait olduğunu Yahya Kemal’e söylemezler. Yahya Kemal dadısının evlenip gelin gittiğini duyunca kıyameti koparır. Zeynep’in evine götürülür. “ Küçük bir muhacir evi idi . Zeynep oradaydı . Yeni gelinler gibi giyinmişti. Onu görünce kucağına atıldım. Ben ağlıyordum, o ağlıyordu. Küçük kalbimin büyük üzüntüsü vardır. “( Kazım Yetiş, Yahya Kemal s 20) Yahya Kemal yıllarca dadısını yoklayacak, onda zaman zaman misafir kalacaktır. Bu çatışma onun ruhsal olarak vefasını ortaya koyar.
Yahya Kemal’in hayatındaki bir başka çatışma annesi Nakiye Hanım’ın babasının isteklerine uyarak Üsküb’ü terk edip Selanik’e gitmeye zorlanılmasıdır.Bu büyük karakterli çatışma Yahya Kemal’in hayatını yapan temel öğelerden biridir. Baba eğlenmek niyeti ile evini Selanik’e nakletmek ister. Anne Üsküp’ten ayrılmak istemez.. Baba Üsküp’teki evin eşyasını satar, ev kiraya verilir. Eşyanın tellallar elinde pazara götürülüp yok fiyatına satılması hassas anneyi çok üzer, anne verem olur ve beş ay sonra ölür. Yahya Kemal’in ruhunda Üsküp ve Selanik , anne ve baba tezadı bu şekilde başlar. Yahya Kemal annesinin ölümünden sonra anneannesini, teyzelerini ve tabii özellikle babasını bu ölümden sorumlu tutar, hatta suçlu bulur. Sanatın psikanalitik nedenlerinden olan tezat ve çatışma yüzünden Yahya Kemal ‘de anne imagosu bütün sanatını ve hayatını tesir altına alacaktır. Yahya Kemal’in hayatında Üsküp, dadılar , anne , lalalar, Yeni Mektep bir iyi anne imagosudur. Onun bundan sonraki hayatını besleyen ve hayata karşı sürekli aktif ve iyimser yapan bu her şeyiyle farklı olan anne imagosudur.
Yahya Kemal’in dadıları ve annesi psikanalitik olarak iyi anne imgesidir. İyi anne imgesi kişiyi hayata bağlayan her şeydir, özellikle tabiat, insanlarla ilişkilerdeki iyimserlik iyi anne imgesinden doğar. Yahya Kemal’in Zeynep’den sonraki dadısı Nana ‘dır. Yahya Kemal’in bütün hayatı boyunca sürekli iyimser olması , savaş ve mütareke günlerinde dahi çevresine iyilik, iyimserlik ve tahammül dağıtması bu iyi anne imgesinin sonucudur. Nana’yı anlatır” Büyük küçük herkese şamil olan sevgisi de baldan tatlı olduğu için yenmez denilen neviden değildi. Bir peygamber kalbinin sevgisi gibi derin ve hazindi. Hassasiyeti etrafta hiçbir aksülamel uyandırmazdı. Nana’yı tanımasaydım Ernest Renan’ın naklettiği Hazret-i İsa’yı ve Balzac’ın tasvir ettiği Baba Goriot’u iyi anlamazdım. “( Kazım Yetiş, Yahya Kemal s 21)Hristiyan dünyasında iyi baba imgesi , imago Hazreti İsa’dır. İyi baba imgesi ni temsil eden bir roman kahramanı Balzac’ın Gorio Baba’sıdır. Kötü Baba imgesi ise daha başka anlamları taşır. Freud’un kensinde de iyi baba imgesi Hz Musa’dır, onun Floransa’daki heykelini yirmi beş gün seyreder ve Musa’nun heykeldeki durumunu ve psikolojisini , Mikelanj’ın ruh halini psikanalitik olarak eleştirir ve ortaya önemli eleştirisi olan Mikelanj’ın Musa’sı isimli psikanalitik eserini ortaya çıkakır. İslam tarihinde Hz Peygamber ümmetinin hukukunu gözetmesi noktasından bir iyi baba imgesidir. Ashabı içinde nesebi değil ama hukuki açıdan baba rölündedir. Batı eleştirisinde iyi anne imgesi veya imagosu edebi eserlere çok yansımıştır. “ Proust’un pasta yeme sahnesinde betimlediği gibi bir düşleme yorumu , bize yalnız anne imgesiyle ilişkili görünüyor. Yitik Zaman Peşinde’ ki sanat eserinde daha sonra süblime olmuş bir işlemeyle başarılı baba kimliği elde edilmiştir. Rousseau’nun Saint Pierre adasında duyumsadığı düşleme durumunda iyi anne imagosunun kimliğini alma , süblimasyon yolundan ayrı olarak baba imagosuyla özdeşleşme olanaksızlığı ile birlikte yürür. “( Gerard Mendel, Babaya Düşman ,s. 77)
Yahya Kemal çocukluğu ve sanat hayatı boyunca iyi baba imagosuyla hayata bakmıştır. İyi baba imagosu aynı zamanda devlettir. İyi ana tabiat, aşk sevgi, iyimserlik , iyi baba peygamber , din ve devlettir. Yahya Kemal daha çocuktan edindiği ç evrelerle iyi ana imagosunu güçlendirmiş veya çekirdeklerini ruhuna atmış, daha sonra bütün hayatı bu iyi anne imagosu üzerine yerleşmiştir. Annesi ona küçükken hem şefkati ve sevgisiyle bütün sevgilerin kaynağını vermiş ayrıca iyi baba imagosuna da onu telkinleri ile hazırlamıştır. “ Annem bana Oğlum dünyada iki insanı sev.. Peygamber Efendimizi bir de Sultan Murat Efendimizi “ (Kazım Yetiş, Yahya Kemal,s 33)Kazım Yetiş b u baba imagosunu anlatır ve taşı yerine koyar. “
Gerard Mendel Sovyet toplumunda Stalin ile halk arasındaki münasebeti iyi anne iyi baba, kötü anne kötü baba imagosuna göre yorumlar.”Stalin’in ölümü bireylerin ve toplumun böylece bilinçdışında yaşanmış olan bu saldırganlığın sonucudur. Moskovalıların gömme töreni sırasındaki neredeyse ölçüsüz ağlamaları
v e histerik dışavurumları , şu anlama geliyordu. “ :Biz annesini ya da babasını öldüren zavallılarız. Bize karşı çok iyiydiler, bize daha sert davranmaları gerekirdi. “ ( Gerard Mendel, Babaya Düşman s 151)Yahya Kemal’in Peygamberimiz ve Murat Efendi’miz sevgisi ile donatılmak istemesi bu devlet ve din , iyi anne , iyi baba kavrmanına karşı halkın milletin benliğinde oluşmuş bir imagodur. “ “ Yahya Kemal , Nihat Sami Banarlı’ya anlattığı hatıralarından aldığımız bu cümlenin devamında buradaki Murat’ da Osmanlı Padişahlarından l ve 2 Murat’ın karışıp kaynaştığını ikisinin birleştiğini bir sembol olduğunu hatta Üsküp şehrinin orta yerindeki tepede bulunan caminin II Murat’a ait olduğu halde Murat Hüdevandigar ile karıştığını söyler. Fakat bizi bu karışım çok fazla ilgilendirmiyor. Bizim asıl dikkatimizi kesifleştireceğimiz nokta sembol kavramıdır. Bize göre Nakiye Hanım ‘da maşeri şuur Türk milletinin bir özelliği tezahür etmektedir. Burada Murat’tan maksat Osmanlı Padişahlarından Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü hatta beşinci Murat değil bizatihi devletin kendisidir. Nakiye Hanım oğlundan dinini ve devletini sevmesini istemektedir. Dinin müşahhas makamı Hz Muhammet, devletin müşahhas makamı Murat’tır. Elbette Osmanlı Padişahlarından Üsküp’le yakın ilgisi olan Murat olacaktır.Taşrada yaşayan bir kadının o anda kimin padişah olduğunu bilmesi o kadar önemli değildir. “ (Kazım Yetiş , Yahya Kemal s 33) Yahya Kemal ‘de şartlar ne olursa olsun iyi anne iyi baba imagosu her zaman iyimserdir, hatta o iyi anne iyi baba imagosu ile şiirini ve sanatını devlet ve tabiat, istek ve otoriteye adamıştır.
Yeni Mektep, Mekteb.-i Edeb Yahya Kemal’in iyi baba imagosununu güçlendiren atmosferdir. Bu okuldan ikincisi onun iyi baba imagosunu geliştiren tarih ve vatan anlayışına mekanlık eder.Üsküb’ün tarihi atmosferi onun ruh dünyasını psikobiyografisini temellendirecektir.
Annesinin ölümü onun ruhundaki çatışmayı sürekli hale getirecektir, çünkü anne kavramı şairin bütün kültürel fikri dünyasının itici nitelikli bir kavramıdır.Babanın ikinci evliliği sonrasi Yahya Kemal üvey annesine alışamaz. Hayatında tutunduğu yegane kavramlardan birisi kaybedilmiştir. Bundan sonraki bütün hayatı sanat ve şiirdeki başarısı dışında ruhsal açıdan bir tutunamamak üzerine kurulmuştur. O modern bir göçmen gibi Türk edebiyatında hiç kimsenin yaşamadığı bir şekilde kalbini bağlamadığı mekanlar arasında ömrünü geçirmiş ve şair bir otel odasında dünyadan göçmüştür. Yahya Kemal bu hali ile bir çubuğa tutunamamış asma gibi yaşamıştır. Kazım Yetiş şair için “artık kolay kolay toparlanamayacaktır “der ki bu bütün bir hayat için geçerli yorumdur.
Yahya Kemal’in çocukluğundaki ilk aşkları onun iyi anne imagosunun bir başka yanını güçlendirir. Şiir ile bağlantısını çocukluk aşkları başlatır. İlk defa on iki yaşında iken Girit Müslümanlarının çektiklerini duyar ve kafasında kötü baba imagosu böylece başlamış olur, Cumhuriyetin kuruluşuna kadar bu kötü baba imagosu, çocuklarına sahip olamayan devlet imajı bile onun hayalinde oluşmuş olan iyi baba imajını bozamaz, o gözleri ile yaşadığı yılların hicranını , ıztırabını görür, şiir ve hülyasıyla mazide fetih yıllarının haşmetinde dolaşır. Tanzimattan itibaren Türk aydını gücünü yitiren devletle ideal devlet temennisiyle kavgalıdır, cüzi külli birçok yazar ve şairde bu kötü baba imajı vardır.Cumhuriyet kurulduktan sonra da daha başka ideal devlet temennisi, veya devletin oluşumu konusundaki farklı fikirler aydınları kötü baba imajıyla baş başa bırakmıştır.