Dinimiz yalan ve yalancılığı günahların en büyüklerinden birisi olarak kabul eder.
Bir hadislerinde Hz. Peygamber Efendimiz (asm), "Size büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi?" buyurur ve bunu üç kere tekrar eder. Sahabe efendilerimiz, "Evet" deyince: "Allah'a şirk koşmak, anne-baba haklarına riayetsizlik, cana kıymak" buyururlar. Ardından da "Haberiniz olsun! Yalan söz, yalan şahitlik." diyerek yalanın da büyük günahlardan olduğunu üstüne basa basa tekrarlayarak ifade eder. (Buharî, Şehadet, 10)
Yalan niçin büyük günahlar içinde ifade ediliyor? Çünkü yalan, pek çok büyük günahı tetikleyebilecek potansiyele sahip bir günahtır. Diğer büyük günahlar ise kendi başına müstakil bir günahtır. Ancak yalan neredeyse bütün büyük günahlarla irtibatlıdır. Mesela, büyük günahlardan birisi olan içkiyi içen kimse, şuurunu kaybettiği için yalan söylemeye hazır hale gelir. Kumar oynayan, kaybettiklerini almak için yalana başvurur.
Örnekleri çoğaltabiliriz. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de, "... Yalan sözden sakınınız." (Hac, 22/30), "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin." (Ahzâb, 33/70) buyurarak, bu çirkin günah hakkında bizi ikaz eder.
Yalanın küçüğü büyüğü olmaz. Yalan yalandır. Yalanın pembesi yeşili de olmaz. Küçük küçük söylenen yalanlar, zamanla insanı yalancılığa götürür. Taviz tavizi doğurur. Baştan küçümsenerek söylenen minik yalanlar, insanda alışkanlık haline gelebilir. Neticede de o insan daha büyük yalanlar söylemeye başlar ve Allah katında yalancı hükmünü alır.
Peygamber Efendimiz (asm) bir hadislerinde bu hakikati şöyle dile getiriyor:
"Yalandan sakının. Yalan insanı günaha, o da cehenneme götürür. Kişi durmadan yalan söyler ve yalan araştırırsa, Allah katında yalancılardan yazılır." (Buhari, Edeb, 69)
Yalan söylemek hangi hâl ve şart olursa olsun caiz değildir. Eğer doğru söylemek zarar verecekse, o zaman doğrudan yalan söylemeden “kinaye-tevriye” suretiyle kapalı ve yoruma açık konuşmanın sakıncası olmaz.
Sorularla İslamiyet