Sonbahar geldiğinde sayısız canlı varlık birbirleriyle uyumlu bir şekilde toplu olarak bir değişim sürecine girerler. Bu değişimin dışına çıkan, zamanı şaşıran ya da geç kalan olmamıştır, olmaz da. Bu değişim sistemi dünyanın ilk var oluşundan beri bu şekilde devam etmektedir.
Sonbaharın gelmesiyle birlikte dünyaya gelen güneş ışığının miktarında belirgin bir azalma olur. Bu azalma bitkide bir takım değişikliklere sebep olur ve ağaç, yaprak dökümünü başlatır. Ağaçlardaki hücrelerin birbirleri ile uyumlu olarak hareket etmesiyle tüm ağaçlar zamanı geldiğinde yapraklarını dökmeye başlarlar.
Yaprak ayasında ışığa duyarlı yaratılan moleküller, sonbaharla birlikte gecelerin uzamasından ve yapraklara gelen güneş ışığının azalmasından etkilenirler. İşte bu mevsim değişimiyle, yaprağın dökülme programı işletilmeye başlar. Yapraklardaki sararmanın ilk belirtilerinden biri, bitkiye yeşil rengi veren klorofil pigmentinin özelliğini kaybetmeye başlamasıdır. Klorofil pigmentleri, çeşitli sebeplerle azalmaya başladığında, diğer pigmentler görünür hâle gelir ve yapraklar yeşil renklerini kaybederek sarı ve parlak kırmızının tonlarına bürünür. Bu renk değişiminin en önemli sebebi, bu mevsimde yapraklarda klorofil üretiminin ve besin sentezinin durdurulmasıdır. Klorofiller parçalandıkça yapraklar sarı ve tonlarının renklerine boyanır. Dünyanın Rabbi dünya sahnesini bambaşka dekorlarla süsler.
Dünyaya gelen ışığın azalmasıyla birlikte yapraklar daha az enerji aldıklarından daha az şeker üretirler. Yaprak sapının gövdeye bağlandığı bölümde bulunan hücrelerin miktarı bu sebeple artar. Bu hücrelerde bir süre sonra özel enzimler üretilmeye başlanır. Bu yüzden gövdeden yaprağa su ve mineral aktarılamaz. Böylece yaprak fotosentez yapamaz, besin üretemez duruma gelip sararmaya başlar. Bununla birlikte sapta giderek artan bu gerginliğe yaprak dayanamaz ve sapın dış tarafından içeriye doğru yarılmaya başlar. Yaprak gövdeden ayrılmaya başladığı için, iletim borularından özsu alamaz, bu yüzden yaprağın tutunduğu yer ile bağı gittikçe zayıflar. Bu nedenle hafif bir rüzgâr bile yaprak sapını koparmaya yeterli olur.
Elbette düşünen insanlar bütün bu hikmetli süreçlerin tesadüfen olmadığını görürler. Çünkü kış geliyordur ve yaprağın dökülmesi gerekir. Bunun için de bitkinin bu işlem için özel bir sıvı salgılanması, dal ile yaprak sapı arasında bir mantar tabakasının olması ve bitkinin bu işlemlerden zarar görmeden çıkması lazımdır. İşte bütün bu süreçler, bitkinin değil, Allah’ın ilmi ve iradesiyle mükemmel olarak gerçekleştirilir.
Soğuk havalarda topraktaki su gitgide katılaşarak akışkanlığı azaldığından emilmesi zorlaşır. Yaprak terleme yoluyla kaybettiği suyu kışın kökleriyle topraktan alamayacağı için -ağaçlar sıcak havalarda yapraklarından terleme yoluyla kaybedilen suyu, topraktan kökleriyle karşılarlar- bu durum yaprağı zora sokar. Bu yüzden ağacın yaprak dökmesi en isabetli şeydir ve ağaç kış gelmeden önce yapraklarından kurtulur. Böylece su sıkıntısı yaşanmamış olur.
Ağaçların soğuktan fazla etkilenmemek için yapraklarını dökerek yüzey alanlarını küçültmeleri de ayrı bir hikmettir. Ağacın yapraklarını dökmesiyle birlikte terleme azalacağından, su emilme ihtiyacı da azalacaktır. Bu da yaprak dökümü zamanının çok isabetli olduğunu gösterir. Ayrıca kar yağarken ağaç üzerinde yaprak olması durumunda, yağan kar ağacın yaprak ve dallarında daha çok birikeceğinden artan ağırlık sebebiyle ağaç dalları kırılacaktır. Yani bu da ağaca zarar verecektir.
Sonbaharda ağaçlar, dinlenme dönemlerine girerlerken, potasyum, fosfat, nitrat gibi kendisine kış boyu gerekli olan mineral maddelerin, düşen yapraklarla birlikte kaybedilmesini engellemek için, ağaçların yaprakları dökülmeden önce, yapraktaki besleyici maddelerin neredeyse tümü ağaca geri emilir. Yapraklarda bulunan tüm yararlı maddeler tekrar ağaca alınır ve geriye kalan işe yaramaz maddeler yapraklarla birlikte gider.
Ayrıca ilkbahar ve yaz aylarında yapraklarda yararlı maddelerle birlikte zararlı maddeler de birikir. Eğer bitkiden bunlar atılmazsa zarar görür. Mutlaka bu zararlı maddelerin dışarı atılması gerekir. Sıcak havalarda yapraklardaki terlemeyle zararlı maddelerin bir kısmı dışarı atılır. Kalan kısmı da yaprak dökülmesi ile dışarıya atılmış olur.
Görülüyor ki, yaprakların dökülmesi de onların yaratılması kadar pekçok hikmetleri ve faydaları barındırıyor. Böylece Âlemler Rabbinin her işi akıl sahiplerini hayret ve muhabbete sevkediyor.
Kamil Kırış-Zafer Dergisi