Risale Haber-Haber Merkezi
'Toplumsal mutabakat ve demokratikleşme' üst başlığıyla gerçekleştirilen 20. Abant Platformu toplantısı, 13 maddelik sonuç değerlendirme metniyle tamamlandı.
Metne, demokratikleşme talepleri damgasını vurdu. Her kesimden aydını bir araya getiren ve Türkiye meselelerine çözüm aranan toplantıda, demokratikleşme için yeni bir anayasa çağrısında bulunuldu. Yargının da demokratikleşmesi gerektiği belirtildi.
Ankara Rixos Otel'deki iki günlük toplantı, 'değerlendirme metni' için düzenlenen kapanış oturumuyla noktalandı. Oturuma, Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne ve Abant Platformu Dönem Başkanı Prof. Dr. Levent Köker başkanlık etti. Kürt meselesi ve Alevi sorununun çözümünün önemine dikkat çeken Türköne, "Büyük tarihsel dönüşümler, bir dünyanın yıkılması yerine başka bir dünyanın kurulması bazen küçük tetiklemelerle olur. Türkiye'yi değiştiren, demokrasinin standartlarını yükselten iki temel nokta var. Kürt sorunu ve Alevi sorunu." dedi. "Türkiye'de silahlı vesayet dönemi, bir daha geri gelmemek üzere geri dönüyor." tespitini yapan Türköne, silahlı vesayet ortadan kalkınca, bu boşluğu demokrasinin kendi aktörlerinin dolduracağını dile getirdi. Ardından müzakerelere geçildi ve 13 maddelik şu metin açıklandı:
-Hem devletin hem de toplumsal ve siyasal kültürün eşzamanlı olarak demokratikleşmesinin sağlanması öncelikle aydınların ve sonra bütün tarafların görevidir.
-Yargının demokratik meşruiyetinin sağlanması, temel hak ve özgürlüklerin garanti altına alınması için şarttır. Türkiye'nin gündeminde bulunan yargı reformunun, yargının tarafsızlığını sağlamanın yanında, yargıyı demokratikleştirmesi gerekmektedir. Özellikle yüksek yargının oligarşik yapısı mutlaka giderilmelidir.
-Demokratikleşme için özgürlükçü yeni bir anayasaya ihtiyaç bulunmaktadır.
-Kürt ve Alevi sorunlarının çözümü Türkiye'nin demokratikleşmesinin hem vazgeçilmez ön şartı, hem de imkânı ve fırsatıdır. Bu iki sorun, demokrasi standartlarını yükselterek çözülebilir; bu iki sorunun çözümü Türkiye'nin demokrasi standartlarını yükseltir.
-Din ve vicdan hürriyetini en geniş ölçüde güvence altına alan farklı inanç ve pratiklerin önündeki engelleri ortadan kaldıran bir anlayışın yerleştirilmesi zorunludur.
-Demokratik açılım çerçevesinde Kürt sorununun çözümü için alınması gereken çok uzun bir mesafe ve gösterilmesi gereken büyük çabalara ihtiyaç vardır.
-Alevi sorununun çözümü için toplumda karşılıklı güven ortamını ve empatiyi geliştirecek güçlü adımların atılması gerekmektedir.
-Yakın tarihimizde yaşanan başta Ermeniler olmak üzere trajik olaylara ilişkin tarihî belleğin canlandırılması ve yaşananlarla yüzleşilmesi vicdanî bir sorumluluk olarak görülmüştür.
-Türkiye, askerî vesayet düzenini tasfiye etmektedir. Bu tasfiye süreci ile birlikte toplumun demokratik sorumluluk bilinci kendiliğinden yükselmektedir. Artık sorunların çözüm adresi doğrudan doğruya halkın kendisidir. Halk, bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirecek olgunluğa ve bilince sahiptir.
-Demokratik sorumluluk bilincinin kökleşmesi için bütün tarafların, karşılıklı güven ve saygı esasına dayalı bir siyasal ortamın oluşmasına katkıda bulunması gerekir.
-Bölgesel ve küresel gelişmeler kadar yaşanılan demokratikleşmenin de Kürt sorununun çözümünde imkânlar barındırdığı, kamu gücü marifeti ile yapılması gereken işlerin somutlaştırılması kadar sorunun temsilini üstlenen çevrelerin de çözüm doğrultusunda adımlar atması gerektiği ifade edilmiştir.
-Kimliklere saygı, demokratikleşme ve sağlam bir demokratik sistem içinde yaşamanın ön şartıdır.
-Mağduriyetlerin anlatılması ve anlaşılması demokratik ortak yaşamın en önemli kültürel gereklerinden birisidir. Mağduriyetlerin ifade edilmesine ve saygıya konu edilmesine özel önem gösterilmelidir.