Kur’an’da Bakara suresinde Musa (as) ile kavmi arasında geçen icl hadisesi var. Bu neden anlatılır? Madem Kur'an Hakîmdir, hikmetlerle doludur. Bu hadisede ne hikmet vardır? Bu hadisenin bize bakan yönleri ne olabilir?
Bediüzzaman buna Yirminci Söz’ün başında şöyle kısa ve öz bir cümle ile cevap verir. "Kur'an-ı Hakîm'de çok hâdisat-ı cüz'iye vardır ki her birisinin arkasında bir düstur‑u küllî saklanmış ve bir kanun‑u umumînin ucu olarak gösteriliyor.” (Sözler/263)
Hani Mûsâ kavmine, "Allah, size bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. Onlar da, "Sen bizimle eğleniyor musun?" demişlerdi. Mûsâ, "Kendini bilmez cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım" demişti. (Bakara 67)
"Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın" dediler. Mûsâ şöyle dedi: "Rabbim diyor ki: O, ne yaşlı, ne körpe, ikisi arası bir sığırdır. Haydi, emrolunduğunuz işi yapın." (Bakara 68) Yine ayet 69 ve 70 de bu hadise ile alakalı.
Adete İsrailoğulları bu emri yapmamak için direniyorlar. Halbuki ilk başta nasıl ve niçin sorusunu sormadan emri uygulasalar. Herhangi bir sığırı kesip kurtaracaklar. Allah'ın emrini irdeledikçe işi zora sokuyorlar. Önce emri uygulayıp sonra hikmetini sorsalar yine sorun olmayacak.
Bizim de bu asırda onlardan kalır bir farkımız yok. Allah “zinaya yaklaşmayın” emrediyor. Biz ise zamana göre tevil ediyoruz. “Riba’dan uzak durun” diyor biz “bu zamanda nasıl uzak kalınır” deyip faizi çeşitli isimler altında meşrulaştırmaya çalışıyoruz. Hz. Ebubekir gibi kayıtsız şartsız teslim olamıyoruz. Bir müslüman Allah'ın hangi mutlak emrini sorguluyorsa o onun bakarıdır.
Herkesin zaafları farklı olduğundan bakarları da farklıdır. Mal, şehvet, makam, şöhret bu zamanın en büyük inekleridir. Uykumuzu terk edip sabah namazına kalkamıyorsak; uyku ve rahatlık bizim bakarımızdır.
Parayı gereksiz yerde harcayıp, gerektiği yerde harcamıyorsak para bizim bakarımızdır.
Obez olacak kadar yiyip nefsimize hakim olamıyorsak yemek bizim bakarımızdır.
İffetimizi koruyamıyorsak şehvet bizim bakarımızdır.
İnsanları kırıyorsak, yalan konuşuyorsak dil bizim bakarımızdır.
İbadetleri terk edecek kadar işlere dalıyorsak dünya bizim bakarımızdır.
İnternetten çıkamıyorsak internet bakarımızdır.
Televizyon dizi ve gereksiz haberleri seyrederken uyuya kalıyorsak televizyon bakarımızdır.
Kısacası ifrat ve tefrite düşüp sıratı müstakimden saptıran her şey bizim bakarımızdır.
Mademki Kur'an her asra hatta her insana hitap ediyor. Herkes Kur'an’ı kendine, bu zamana hitap ediyormuş gibi okumaya çalışmalıdır. Çünkü bu gibi kıssalar o asra baktığı gibi bizim asrımıza da bakıyor. Bediüzzaman’ın tabiriyle Kur'an’da bu gibi kıssalar külli düsturlara işaret ediyor.