Savaş ve cihad ne zaman yapılır? Cihad daha kapsamlı bir kelimedir. Savaş sadece maddi iken cihadda manevi mücadele de vardır. Cihad süreklidir savaş yani maddi cihad yeri geldiğinde yapılır.
Cihad insanın nefsiyle, şeytanla ve cephede düşmanla mücadele etmesidir. "En faziletli cihad, kişinin nefsi ve gayri meşru istekleriyle cihad etmesidir. (Câmius sağir) Mücahid Allah yolunda nefsiyle mücadele edendir. (Tirmizi, Fezâilul cihad;2)"
Mümin insanın aklına her zaman cihad gelmelidir ama evvela insanın nefsi ile yaptığı cihad gelmeli. Mücahid nefsiyle mücadele eden kişidir. (Müsned) "Senin en zararlı düşmanın nefsindir." (el-Aclûni Keşfül Hafâ 1:143) hadisi şerifinin gereği olarak da ona karşı yapılan mücadelede cihad-ı ekberdir (büyük cihad).
Nefsiyle cihad etmeyen cephede düşmanla mücadele edemez. "İnsanın Allah'a karşı ubudiyet, vazifesidir. Terk-i kebair takvasıdır. Nefis ve şeytanla uğraşması, cihadıdır." (Mesnevi Nuriye, 226)
Cihadın maddi ve manevi diye ikiye ayrıldığı hadislerde de geçmektedir. "Hoş geldiniz. Küçük cihaddan büyük cihada; nefsin gayri meşru arzularıyla mücadele etmeye döndünüz." (Câmius Sağir) İnsanın önce nefsi ve sonra da şeytanıyla yaptığı cihada cihadi ekber denmektedir.
İslam'da maddi cihad yani savaş zulme karşı yapılır. Zulüm bir insanlık suçudur insan olan her insan buna karşı çıkmakla mükelleftir. Peygamberimiz (asm) devrinde yapılan savaşlara baktığımız zaman yüzde doksanı savunma savaşıdır. Kalan kısmı ise zulmü veya bir hakkı almak için yapılmıştır. İslam dinini tebliğ edelim diye savaş yapılmamıştır. Tebliğ sulh ortamında kelamla veya hal ile yapılır. Buna en iyi misal Hudeybiye antlaşmasıdır.
Maalesef cihad denince akla hep kılıç, kalkan, top, tüfek vs. gelmektedir. Halbuki en önemli cihad insanın kendi nefsiyle yaptığı cihaddır. Kendi nefsini yenmeyen başkalarıyla savaşamaz. Mücadele ruhu takvayla kazanılır. Takvayla yaşamayan müslüman maddi cihad yapamaz. Sadece söylemde kalır. Halimiz ve vaziyetimız bunun en büyük şahididir.
Küfürle cihad manevi olur. Zulümle cihad, hem manevi hem de maddi olur. Her müslümanın zulme karşı olması zorunludur bu da konumuna göre veya gücüne göre elle, dille veya kalple olur. Örneğin Türkiye içerisindeki bir zulmü elle düzeltmek devletin, dille düzeltmek alimlerin ve kalple buğz etmekse ami insanların işidir demiş bazı alimlerimiz. Ama illa zulme karşı durmak zorundayız. Zulme meyletmek bile zulümdür.
En büyük cihad tebliğdir. Tebliğ önce kendi nefsine yapılır. "Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez." Lisan ile, lisan-ı hal ile, yazarak tebliğ yapılır. En tesirlisi misal olmaktır. İslamın hakikatlarını temsil yoluyla yaşayarak göstermektir. Bediüzzamanın dediği gibi "Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalâtını ef'alimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslâmiyet'e girecekler; belki Küre-i Arz'ın bazı kıt'aları ve devletleri de İslâmiyet'e dehalet edecekler." (Hutbe-i Şamiye, 24) "Eğer biz, doğru İslâmiyet'i ve İslâmiyet'e lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevc fevc dâhil olacaklardır." (Tarihçe-i Hayat, 84)
Mümin kendisinin yapmadığını başkalarına tebliğ etmemelidir. Zira ayet-i kerimede "Ey iman edenler niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?" (Saf, 2) buyrulmaktadır.
Dolayısıyla savaş insanlar İslam dinine girsin diye yapılmaz. Savaş birinci derecede zulmü engellemek için yapılır. Mazlumları korumak için yapılır. Canını, malını, namusunu, dinini ve vatanını saldırı karşısında savunmak için yapılır.
İslam'ın hakikatlerini zorla kimse kabul etmez. Dinde zorlama yoktur. Zorla güzellik olmaz olsa da ömrü kısa olur. Esas fetih kalplerde yapılır. Gönüller zorla fethedilemez. İslam sulh ortamlarında daha çok yayılır. "Zira medenîlere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur!" (Tarihçe-i Hayat, 59)
"Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez." (Maide,51)
"İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da "Biz Hıristiyanlarız" diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve râhipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar." (Maide, 82)
Bu savaş Peygamberimiz (asm) tebliğe başladığında başlamıştı şimdi de şiddetini artırarak devam ediyor ve edecek. Bizim güçlü olmaktan başka çaremiz yok. Gerisi demogiji ve angarya.
Nefisle cihad her an devam ederken maddi savaşlar da kaçınılmaz görünüyor. Şimdiden malımız ve canımızla o savaşlara hazırlıklı olmak zorundayız. Cenab-ı Hak bizi kazananlar zümresine dahil eylesin.