Peygamberimiz (asm) "bu üç mescide ziyaret yapılır" buyurmuş. Tüm Müslümanları buraya ziyarete teşvik etmiştir.
İttihad cem olma yeri olan camilerden ve mescitlerden başlar.
Haccın çok hikmetleri var bunlardan bir tanesi ve en önemlisi Müslümanlar arasındaki kardeşlik rabıtalarını artırmaktır. Her milletten insanlar Hac'da bir araya gelerek birbirlerinin huylarına katlanırlar. Birbirlerini tanırlar. Bazı ön yargılar kırılır. Halk bazında bu olurken bürokratlar bazında bu tam olamamaktadır.
Hacca görevli olarak genelde din görevlileri gelir. Her ülkenin din görevlilerinden birer kişi bir araya gelerek kaynaşıp, bazı meseleleri görüşebilirler.
Hacca bir de bizim ülke için söyleyecek olursak görevli sağlık ekibi gelir. Başka mesleklerden maalesef kimse gelmez. Gelenler de sadece hacıların ibadetlerini yapmada yardımcı olmaya çalışırlar.
Hacca emniyet mensuplarından ve üst bürokratlardan da insanlar görevlendirilmelidir. Hac öncesi yarım gün de olsa biraraya gelip sorunlar konuşulmalıdır. Bu toplantılar için en müsait yer Medine-i Münevvere'dir. Resulullah (asm) İslam devletinin temellerini burada atmıştır.
Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevinin yönetimi ile ilgili çeşitli İslam ülkelerinin bireylerinin de olduğu bir konsey oluşturulmalıdır. "Dediğim dedik çaldığım düdük" mantığından uzaklaşmak gerekir aksi taktirde diğer müslümanlar yönetim yüzünden Arap halkından soğuyor.
Hacca giden zengin iş adamları da bir araya gelmelidir. Ülkeler arasındaki ticaretler bu şekilde gelişir.
"Bu sene hacıların az olmasına çok esbab varken, yüz seksen binden ziyade hacıların o kudsî farîzayı ve din-i İslâm'ın kudsî ve semavî kongresi hükmünde olan bu hacc-ı ekberi büyük bir bayramın arefesi noktasında olarak bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz." (Emirdağ Lahikası-2- s, 101)
Bediüzzaman, Hacca Kudsi ve semavi kongre diyor. Kongrelerde ne yapılır herkes bilir ama biz kongrenin sadece ibadet cihetine odaklanmışız. Diğer şeylere pek iyi bakmamışız. Halbuki Haccın bir hikmeti de ticaretin gelişmesidir.
Müminler birbirleriyle en çok Hacda karşılaşır ve burada tanışır. Ön yargılar ancak iletişim kanalları açık tutularak kırılır. Yunus'un dediği gibi "gelin tanış olalım." Tanış olmadan kardeşlik rabıtaları tam olamıyor.
İkinci husus da özellikle üniversite düzeyinde olmak üzere İslam ülkeleri arasındaki öğrenci hareketliliği artırılmalıdır.
Üçüncü bir husus, üst düzey seviyesinde askeri görüşmeler yapılmalıdır. İhtiyaç olan İslam ülkelerine askeri eğitimler verilmelidir.
Dördüncü husus, fakirlik ve cehaletle ilgili sorunlara çözüm önerileri sunulmalıdır. Zengin ülke halkları fakir ülke halklarına yönetimsel bazda düzenli bir şekilde yardımlar yapmalıdır. "İnsan ihsanın kölesidir" kaidesiyle kardeşlik rabıtaları gelişir. Dinimiz gayri müslimleri bile İslam'a ısındırmak için onlara sadaka vermeyi teşvik etmiştir.
İttihadın Bazı Manileri:
-Manilerden en önemlisi menfi milliyetçilik,
-Esasatta ittifak lazımken diğer bazı meslek, meşrep ve mezhep gibi durumlar nazara veriliyor,
-Ecnebilerin, "Modern İslam" adı altında bazı insanları kullanarak Sünnete saldırması,
-Sefahat ve feministlik,
-Şahısların ön planda olmasından sanki "İslam'da özgürlük yok" gibi gösterilmesi ve âlimlere hürmetin kırılması. "Eski zamanda değiliz. Eskiden hâkim bir şahs-ı vâhid idi. O hâkimin müftüsü de, onun gibi münferid bir şahıs olabilirdi. Onun fikrini tashih ve ta'dil ederdi. Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır. Hâkim, ruh-u cemaatten çıkmış az mütehassis, sağırca, metin bir şahs-ı manevîdir ki, şûralar o ruhu temsil eder." (Sünuhat-38"
-Halen İslam ülkelerinde cehalet ve fakirliğin mevcudiyeti.
"Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı; san'at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz." (Divan-ı Harbi Örfi - 15)
Cenab-ı Hak bizleri İttihad-ı İslam'a çalışanlardan eylesin. Allah'ım tüm Müslümanların kalplerini bu uğurda birleştir. Amin.