Tesbih O'na, her şeyin hükümranlığı elinde bulunan, her şeyde dilediği gibi tasarruf eden Sübhan'a (şanı yüce Allah'a)'dır. Hep de döndürülüp O'na götürüleceksiniz. O'na Yasin sahibi (Habib Neccar) gibi koşa koşa iman ve İslâm ile, kendi rızasıyla dönüş yaparak, bağışlanmaya ve ikrama kavuşmak istemeyenler de sonunda zorla döndürülecekler, yakalanıp O'nun yüce huzuruna götürülecekler, hesapları görülüp cezaları verilecektir.
Her şeyin mülk-ü tasarrufunu kudret elinde bulunduran; hiçbir şeyi boşuna ve anlamsız yaratmayan; yarattığı her şeyi belli kanunlara ve sebeplere bağlayıp belirlenmiş hizmetlere sevkeden O çok yüce kudret, her türlü noksanlıktan, ortaktan ve evlât edinmekten pâk ve münezzehtir. Dönüş, eninde sonunda O'na olacaktır. Zira her şey O'nun kudretinin tezahürüyle vücut bulmuştur ve vakti gelince o kudrete yönelmek zorundadır.
Her şeyin anahtarı O'nun elindedir, Kâinat bütünüyle O'nun mülkü ve eseridir. O, kendi mülkünde tek tasarruf sahibidir. Bizler mevcut nîmet ve imkânlara eğreti olarak sahip bulunuyoruz.
Dönüşümüz Cenâb-ı Hakk'a olacağına göre, O'nun azamet ve kibriyasına yakışır güzel amellerle, iyilik ve faziletlerle süslenmiş bir halde dönmemiz gerekmez mi? İşte Kur'ân-ı Kerîm bu gerçeği hatırlatmakta ve aydınlatıcı, yönlendirici öğütler vermektedir.
Sorularla İslamiyet