İnsan, maddi varlık olarak bilindiği kadar manevi değerleriyle de insanlık tacını giymektedir. Bu da hayatı anlamlandıran felsefenin metafizik soruları ve insanı iç okumalarında ruhani bir seyir ve suluk içinde tutan hakikat arayışında sorgulamaları ile kendini tanımaktadır. Yaratılış amacına uygun yaşama disiplinine girmektedir.
İnsan, hayatının akışında ilahi olana göre hareket ettiği oranda maneviyatını kuvvetlendirmiş olmaktadır. O zaman engeller, sıkıntılar, hastalıklar, beklentiler, bunalımlar karşısında ferahlatacak ve moral verecek bir zemin bulabilmektedir.
Batının teoloji deneyiminin ortaya koyduğu ve kurumsallaştırdığı adıyla “manevi bakım”, insanın biyolojik, psikolojik ve sosyal yönüyle birlikte manevi boyutunun varlığıdır. Diğer ifadeyle tıbbi, sosyal ve psikolojik desteğin yanı sıra manevi destek olarak, manevi bakım sistemi ile insan beslenmektedir.
Kurumsallaşma süreci gelenek haline gelen ve resmi kurumlarca hem eğitimi, hem danışmanlığı, hem de terapi ve sosyal boyutu ile birlikte psikolojik faktörleri de dikkate alan manevi bakım destekleri, ülkemizde henüz yeni yeni telaffuz edilmektedir. Kurumsallaşma süreci ise maalesef başlamış bile değildir. Sadece geçen yıl bir üniversitemizde yüksek lisans programı açıldı, bir de Sağlık Bakanlığı ile DİB arasında bir protokolle, bir hastanemizde ağır hastalar için pilot çalışma başlatılmış bulunmaktadır.
Bizde dini hizmetler kapsamında verilen telkin, tebliğ, tavsiye, teskin, teselli, takviye edici konuşmalar, ziyaret ve sohbetler ile vaaz ve eğitimlerle okumalar türü çalışmalar manevi bakım kabul edilebilir. Ancak sistemi, hedef kitlesi doğru tasarlanmış, mesleki bir alan olarak tanımlı ve statüsü olan bir çalışma alanı olarak düzenlenememiştir.
Manevi bakım, kişinin en çok ihtiyacı olan manevi gıdayı veren,hayatının anlam ve değerini öğreten, özellikle hastalık ve engellilik durumlarında daha ihtimam ile verilen bir destek hizmetidir.
Daha kapsamlı bakılırsa, manevi bakım her insanın her daim nefes alır gibi "hu" derken aldığı, verdiği nefes kadar muhtaç olduğu moral ve motivasyonun, şevk ve şükrün, rıza ve kabulün ahengidir.
Manevi bakımın yaşlanma ve yaşlılar boyutunda değerlendirildiği ve İhtiyarlar Risalesi bakışı ile yaşlanmanın ele alındığı bir çalıştayda, gün boyu bu konular müzakere edildi.
Risale Akademi'nin manevi bakım çalıştaylarının birincisi hastalık ve hastalar kapsamında Hastalar Risalesi ekseninde yapılmıştı.
Bu sefer, kendi adıma bakıma ‘muhtaçlık hali’ni gerçekten anlamının ötesinde sevdim. Çünkü bu, bizi maneviyata dönüştürücü değeri olan bakıma muhtaç olma, manevi dinamiklerin oluştuğu, çarkın döndüğü, yeknesaklığın bittiği ve olgunlaşmanın serüvenine insanın yol aldığı "her dem lisanım hu demek ister" hali aslında.
Bediüzzaman'ın gerek hayatında ve gerekse yazdığı risalelerde manevi bakım atmosferi oluşturan inanılmaz temalar var.
Risale-i Nur'da;
Çok sahici hatıratıyla her an ruhunu etkileyen, ızdırabına ortak eden ve sonra çareler sunan İhtiyarlar Risalesi,
hastalığı sevdiren ve sevaplı kılan Hastalar Risalesi,
çocuğu vefat eden bir babanın en istisnai üzüntü ve kederine o anın ruh haline bir ilaç veren Çocuk Taziyanemesi,
musibetzedelerden mahkûmlara/tutuklulara dönük cezaevi şartlarında bir çare ve yaklaşım öneren mektupları,
kaderin takdir ettiği diğer engelliler için sabır ve şükür içinde takatinin yettiği şuur ve idraki aşılayan metinleri,
v.b onlarca tanımlı hedef kitlesi olan manevi bakım setleri mevcuttur.
Risale bakım setinin manevi bataryalarını alıp, önce kendimizi şarj edip sonra deşarj edecek sistem, süreç, metot ve yaklaşım öğrenerek gereğini yaptığımızda, bu çağın manevi reçetesi olan risaleleri hayatın içine çekmiş oluruz. "Manevi bir teselli" tabirinin karşılık bulduğu dem, böyle zamanlarda tezahür eder.
İhtiyar ve ihtiyarelere sahip çıkma, hürmet etme, onları yeni dünyaları ile mutlu etme ve iman ile şevklendirme konusunda atılacak adımlar ise toplumun sadakası olacağı gibi bereket ve huzurun da adeta sigortasıdır.
Dünyanın küresel ısınma ve yaşlanma gibi iki zorlayan gündemi var ki, yaşlanma konusu hazırlık gerektiren, desteği zorunlu kılan ve insan suretinin rahmani vasfını iyice gün ışığına çıkaracak bir fizyolojinin ve ruhani arınmanın da en meyveli zamanıdır.
Manevi bakım serisinin üçüncü adımını mahkûmların çağımızdaki piri Bediüzzaman üzerinden okuma hazırlığında olan Risale Akademi, bu çalıştay için planlama aşamasında.
“Manevi bakım yerine bizi teskin edecek daha hikmete uygun ve Türkçe'nin farklı anlamlarda kotlanmış bakım kelimesi yerine geçecek bir başka kavram ve ifade geliştirebilir miyiz?” sorusu da bir iki yıldır doğrusu kafamızı kurcalamaktadır.
Acaba "manevi ikmal" desek, daha kapsayıcı bir ifadeye kavuşmuş olur muyuz? Literatür oluşturacak kadar bu alanda ilerleyebilir miyiz?
Kendisi ile bunu müzakere ettiğimiz, kıymetli Bilal Hoca anlamlı buldu. İhmal ile ikmalin birbirini tamamlayan farkını nazara verdi. Sonrasında ise aklıma düşen şekliyle, derde deva olan ihtiyarlar risalesindeki ricalar bağlamında deva-ziya-teselli serisinde oluşan basamaklar ve tekâmül olan ikmal ile sürekli depoyu dolduran ve mükemmeli arayan ve kendini takviye edip yaralarını saran anlam dünyası üzerinden yürünebilir mi?
Kim bilir, belki olacak.
Sistemli, sürdürülebilir, gündeme ve aktüele uygun, insanın bu günkü açmazları üzerinden ilerleyen ve manevi bir teselliyi, yaraya merhem gibi süren etkili bir ilaç olan risale üzerinden keşifler yaparak ilerlemek mümkün mü?
Kim bilir?
Profesyonel risale okuma/dokuma dönemi galiba bunu gerektiriyor?
Kim bilir?
Birlikte kafa yormaya değer.
Bizi yönlendirin lütfen, şevklendirin, teşvik edin, kalbinizden çıkan iştiyakla sevindiğinizi hissettirin, manevi bakım yapın bizlere. Birbirimize bakalım, ilgilenelim, bunu da risale metotları ile sistemik bir ağ ve networka dönüştürelim.
Ne zaman?
Kim bilir? "Belki yarın, belki yarından da yakın."
Beratımızın bu günün yüzü hürmetine verildiği, ümmetin ve insanlığın hakikatte buluştuğu ve huzur muştusunun akli, vicdani, ilmi ve ameli hayat bulduğu bir gece olması niyazıyla, kandillenelim inşaallah.