İkinci dünya savaşı sırasında Almanya Hitler Faşizminin önderliğinde herkesin malumu Nazi Toplama Kampları kurmuş, bütün Yahudileri bu kamplara toplamıştı. Çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden çok ağır şartlar altında savaş bitimine kadar, aç susuz orada kaldılar. Birçoğu bu korkunç denecek kadar sağlıksız şartlara dayanamadılar.
Bendeniz bu toplama kamplarından biri olan Dachau toplama kampını 1992 senesinde gördüm. Bu kamp Naziler için bir model olmuş. Bu kampın alman askerler için bir cinayet okulu olduğu da iddia ediliyordu.
Buraya yerleştirilenler daha çok siyasi kimlikleri olan koministler, sosyal demokratlar, radikaller ve muhafazakârlardı. 1938 yılından itibaren 10 binden fazla Yahudinin bu kampta toplandığı, daha sonra Avusturya, Polanya ve Rusya'dan getirilenlerle 200 bini bulduğu ifade edilir. Bu mahkûmlar sağlıksız şartlarda çeşitli işlerde savaş boyunca çalıştırılmışlar.
Savaş bitiminde Almanlar yaptıkları bu zulümlerden dolayı tarihle hesaplaşarak bu kampları, insanlık adına bütün insanlıktan özür dilenecek bir müze haline getirmişler.
Burada dikkat edecek olursak, bir noktadan sonra artık sayının öneminden çok, yapılan haksızlıklar ve zulümler ön plana çıkıyor.
Almanların yüreklilikle yapmış olduğu tarihle yüzleşmeyi Türkiye'nin bir an önce yapması ve Yassıadayı bir demokrasi adası ve ibret alınacak bir tarihi müze haline getirmesi ülkemize demokrasi açısından hür dünya nazarında önemli puan kazandıracaktır.
Bu müzenin hazırlanıp ziyarete açılmasının anlamı şu olacaktır. "Artık ülkemiz böyle darbeleri bir daha görmek ve yaşamak istemiyor. Yapılmış olan haksızlık ve zulümlerin bir daha tekerrür etmeyeceğini garanti ediyoruz."