Yayıncılar iki iletimden birini seçmek yerine ikisini birden tercih etmesi günümüzde olduğu gibi devam edecek gözükmektedir. Uydu kullanımı yaygın ve yüksek oranda, ancak uydu kapasite bedelleri ise hayli fazla ve işletme giderleri içindeki payı azımsanmayacak ölçüde yüksek. İnternet iletimi ise daha makul ve ekonomik.
Major ve ulusal nitelikteki yayıncılar gelirlerinin yüksekliği nedeniyle uydu giderlerini şimdilik ihmal edilebilir bulmaktadır. Buna zorlayan faktör ise uydunun izleyici ve dinleyicilerin halihazırda kullandığı ve oranının %95'lere ulaştığı tek mecra.
İnternet iletimi ise henüz uydu kadar yaygın olmasa da her geçen gün lineer arttığını görmekteyiz. Bu artışı hızlandıracak olan, internet erişiminin kolaylaşması, 5G ve diğer tekniklerin aktif olmasıyla ve nihayet yayıncı ve kullanıcı kullanımının kolay ve ekonomik ve sisteme katacağı diğer faydalarıyla birlikte her iki kesimin bu mecraya yönelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Hangisi etkin olacak sorusunun cevabı fayda ve maliyette. Gördüğümüz kadarıyla her konudaki arz, teknolojinin gelişmesiyle sürekli artmaktadır. Bu temel kural nedeniyle ikisini ana hatlarıyla kıyaslayacak olursak uyduların sabit yörüngede kalma kullanım ömürleri 10 yıldan 20 yıl’a kadar uzamıştır. Ancak uydular, maliyet, işletme, yörüngede tutma, kapsama alanının sınırlı oluşu ve diğer harcamalar nedeniyle kapasite kullanım ücretleri internetle kıyaslandığında hayli yüksek olmaktadır.
İlave olarak, Uplink ve Downlink frekanslarının sınırsız olmaması nedeniyle frekans kullanım sınırı bu alanda taşınabilecek yayınları da kısıtlamaktadır. Bu sorunu aşmak belki klasik uydu iletimi yerine broadband iletime ağırlık vermek şimdilik çözüm olacakmış gibi gözükmektedir.
Diğer yandan internete bakacak olursak yukarıda uydu iletimi için bahsedilen işletme ve ekonomik olma handikaplarının olmayacağı söylenebilir. Yayıncı için birkaç temel kriter mevcut, teknik iletim maliyetler, kapasite ve içerik kalitesinin sorunsuz olarak izleyiciye iletimi. Hangi sistem bunu tam olarak karşılıyorsa yayıncı bunu seçecektir. Şimdilik uydu için izleyiciye erişimi %95, yüksek iletim uydu kapasite giderleri, sınırlı frekanslar hayli yüksek giderler olsa da şimdilik uydu ön planda.
İnternet için erişim oranı evlerdeki alıcılarda düşük olmasına rağmen (%30 seviyelerinde) şimdilik AB grubu rağbet ediyor. Ancak akıllı telefonlarda yani cihazlarda ise durum sabit TV alıcılarından farklı olarak hayli yüksek. Her geçen gün bu oran evlerdeki ve mobil acılardan yayınlara erişim artmaktadır. Yakın gelecekte internet erişiminin hızlanması ve kullanım ücretlerinin makul seviyeye gelmesiyle bu oran hızla artacaktır.
Yazılarımızda biteviye belirttiğimiz ve dilimize pelesenk olan etkileşimli yayıncılığın klasik yayınlarda tam anlamıyla olmasa da yavaş yavaş yer bulmaya başladığını, TV yayınlarında programcıların ve yöneticilerin whatsApp ve Twitter msg okumaya başlaması da izleyiciyle kontak kurmanın gerektiğinin anlaşıldığını göstermektedir. Bu süreç klasik yayıncılıkta yapılması zor da olsa artarak devam edeceği öngörülebilir. TV kuruluşları her gün olmasa da öne çıkmak, izlenebilirliklerini yükseltmek için neler yapabiliriz neleri değiştirebiliriz diye çaba sarf ediyor. Rekabet her geçen gün şiddetini arttırarak yükselnesi. İşler zorlaştırıyor.
Peki bunlar olurken izleyici, dinleyici ve reklam veren nasıl davranacak neyi ne kadar tercih edecek Yayıncı, erişim oranlarının bu şekilde olması nedeniyle bir süre daha her iki iletim şeklini yayınlarını izleyiciye iletmek için bir süre daha kullanmaya devam edecek.
İzleyici internet iletiminin konforu, özellikle etkileşimli izleme, zamanı kullanma ve belirleyebilme ayrıcalığının olması ayrıca uydu alış kolundaki ilave cihaz, çanak anten, LNB, kablolama sorunlarının olmaması nedeniyle internet erişimini tercih edeceği söylenebilir. İzlemeye ilave olarak kısa süre içinde doğrudan alışveriş PC ya da kişisel bilgisayarını açmadan, doğrudan büyük ekran alıcısından tüm işlerini halletmeye başlaması her şeyi çok daha kullanışlı ve pratik hale getirebilecektir. Elbette büyük ekrandan tekil kullanım şekli evde bir başka paylaşım sorununu da oluşturacak.
Reklam veren ve Reklamcı da etkileşimli yayıncılık nedeniyle daha net, anında ve sürekli izleyici ile sürekli kontakta olması ürünün ve reklamın performansını, Yayıncı ise programların ve yapımcının izleyicideki karşılığını, program tercihlerini görecek kestirim yapmaksızın ve zaman geçirmeksizin analiz edebilecektir.
Teknolojideki gelişmeleri ve başarıyı belirleyeninin tek olmasa da maliyetler olduğunu biliyoruz. 5G ile birlikte iletim maliyetlerinin ve izleyici tercihlerinin oranının internetten yana artacağını, bunun getirmiş olduğu ekonomi ve diğer kolaylıklar nedeniyle yayıncı sayısının artması ve bunun sonucunda rekabet daha da şiddetlenebilecektir.
Bunun öngörü olmadığını söylemeliyiz, her alanda tüm gelişmeler maalesef önce yurtdışında başlaması nedeniyle bu konuda da dışarıya baktığımızda özellikle Avrupa kıtasında, uzak doğu ve okyanus ötesi ülkelerde izleyici, yayıncı, reklamcı triosunun birbirlerini nasıl etkilediği ya da etkilendiği görülmektedir. Bu durum bizde de benzer şekilde yaşanabilecektir.
Özellikle Avrupa ülkelerinde internet erişiminin makul ücretleri ve hızları nedeniyle internet platformlarının sayısının tahmin edileninin çok üzerinde olduğunu görmekteyiz. Bu giderler yayıncı ve izleyici içinde ayni olması nedeniyle izleyicinin internet platformlarına tercihini arttırmaktadır.
Bahsettiğimiz gibi internet alışverişinin ekranlar üzenden yapılmasının artması ile sunucu ve/veya yayıncı bir süre sonra izleyiciden abone ücreti bile talep etmeyebilecektir. Nasıl ki Elon Musk interneti ücretsiz sunacaksa bu da bir benzeri olabilecektir.
İnternet erişimi için bugüne kadar uzaydaki yörüngelerine yollanan uydu sayısının 500 kadar olduğu yakın gelecekte ise bu sayının 12.000 kadar çıkacağı söylenmektedir. Bu kadar uydunun internet trafiğini sunacak olması projenin ticari ya da siyası ya da her ikisi birden büyüklüğünü göstermektedir. Bu büyüklüğü mukayese etmek için halihazırda alçak yörünge uydularını dahil etmezsek yayıncılık ya da broadband uydularını işleten operatörlere baktığımızda her bir operatör için sayı en çok 10 adeti bile bulmadığı görülecektir.
Küresel internet erişimini direkt uydudan son kullanıcıya eriştirme projesinin ve işletmesinin hayli kompleks olacağını da söylemeye gerek yoktur. Elbette faydaları çok olacaktır. Ancak öte yandan bir süre sonra abone sayılarının çok yükseleceğini de tahmin etmek zor olmayacaktır. Neredeyse dünyanın her yerinden kesintisiz internet ağlarına ulaşmak hayli cazip olacaktır. Bunun sonucunda tekelleşme ve getirdiği avantajların yanı sıra büyük bir trafiğin kontrolü nedeniyle de ekonomik ve stratejik sonuçlarının olması da muhtemeldir. Faydalarının yanı sıra çeşitli komplo teorileri de elbette üretilebilir veya bu teorilerin gerçekliği veya olabilirliği tartışılır hale gelecektir. Bu durum ülkeleri, toplulukları veya bölgeleri denetlenebilir, kontrol edilebilir hale getirmesi de mümkün olabilir.
Tüm bu gelişmeler olurken Türkiye’deki yayıncılar hala çözünürlüğü düşük Standart defination yayınlarını sürdürmekte ve iletmek için de hatırı sayılır uydu ücreti ödemeye devam etmesi de şaşırtıcı olmaktadır.
10 yıl öncesine kadar ulusal kategoride yayıncı olmak büyük yatırım ve yüksek işletme gideri gerektirirken günümüzde büyük ve yaygın bir uydu platformunda free olarak yer almak %95 oranında izleyiciye erişim için yeterli olabilmektedir. Yayıncının çok sayıda vericiden oluşan networkler kurmasına da gerek kalmadı izleyicilerin çoğunluğunun uyduyu tercih etmesi nedeniyle birçok yayın kuruluşu analog vericilerini kapatmaya başlamıştır.
Diğer yandan Televizyon internet yayıncılığının tercih edilmesiyle internet platformlarının çoğalması OTT nin önemini ülkemizde yaygın olmasa da yakın gelecekte tercih edilir hale getirecektir.
En önemli sebep olarak yayıncı için İşletme giderleri neredeyse yok, az sayıda personel yeterli, ancak gerekli olan kaliteli çözünürlük ve kaliteli içerik.
Bir yabancı internet platformundaki içerikler nasıl kısa sürede izleyici tarafından talep edilir olduysa benzer şekilde çok sayıda yayıncı olmak isteyen girişimciler de bu yolu izleyecek ya da deneyecektir.
Ama şu unutulmamalıdır, izleyicinin alışkanlıkları, tercihleri ve talep farklılıklarının çeşitlendiğini görmekteyiz. Klasik izleyici profili teknolojinin sunduğu imkanlarla süratle değişmektedir. Durağan, hatta statik, farklı olmayan her içeriğin ve yayıncının yeni sistemde şansının pek olmayacağı düşünülmelidir.
KAYNAK: HABER7