Tecrübeler hayatı şekillendirir. Hayatınız için her gün bir kağıt parçası ve bir kalem verildiğini farz edelim, neler yazardınız?
Önemli meseleleri mi tercih edersiniz veyahut her anı mı yazmak isterdiniz?
Meselenin mana boyutu ve zahiri boyutu olduğu için her insan iki türlü yazılımı da ister.
Hem her anın farkındalığı hem de her andaki sıkıntılardan sıyrılıp ehemmiyetli mevzuları kaleme almak ister.
Bu cihetle çözüm her anı kaliteli geçirerek nisyana terkedilmemesi için uğraşmaktır.
Sekizinci Söz’ü tetkik ederek her anını değerlendiren veyahut yazan bir insan modeli karşımıza çıkmaktadır.
Detayları inceden ve derinden tetkik ederek zahirden batına iştigal eden yolcunun kağıdın üstüne kalem ile nakşedilen hayatını müşahede ediyoruz.
Sekizinci Söz’deki güzel ahlaklı adam, “biri beni tecrübe ediyor bana bakıyor” kelamı ile her gün yepyeni hayatlarda okunuyor ve yazılıyor.
Belki bir mana; bütün hayatının merkezi olacak bir kelamla, bir kağıda özetlenmiştir.
Evet kağıda yazılan her bir kelime her bir cümle o mana hesabına yazdırılıyor.
Biri bana bakıyor, beni tecrübe ediyor.
Bu cihetle her gün kalem ile kağıda dökülen kelimeler mana odaklı olunca, sıkıntı meydana gelmeyecek bir mizan ile asayiş ve emniyet içinde Hürriyet ile nakşedilen bir hayat seyredilir.
Buranın bir Hakimi var diyen bir yolcuyu, dünya sıkıntıları durduramaz.
Çünkü o kağıda bakıp yazar.
Çünkü bilir ki tertemiz bir sayfanın verilmesi o sayfada yazı olmadığını göstermez. Madem taptaze bir gün aciz bir beşere veriliyor, o günün sahibi ilmiyle her şeyi bilir olması gerekir diye anlayıp görünmeyen bir yazının ancak görünmeyen alemleri görecek bir göz tarafından keşfedileceğine inancı ziyadeleşir.
İnanç veyahut itikad öyle bir tılsım ki, görünmeyen yazıyı basiretine izin dahilinde açar.
Asrımızın keşiflerinden biri de yazılımdır.
Yazılım mühendisleri, ihtiyaca göre analiz ve planlama yaparak istenilen uygulamanın programlama dili ile yapay bir zeka oluşturmakla sorunları çözer. Misal şu anki süpürge robotlarının yazılımı gibi.
Evet onlar yazılımı okuyarak hareket edecek bir yapay zeka ile donatıldılar.
Hayretler ettik ilk karşılaştığımızda lakin karşılaşmalar arttıkça yani ülfet peyda ettikçe hayret yerine savurganlık başladı.
Misalleri görmek için etrafımıza bakmak yeterlidir.
Biz dahi içimizdeki sorunları veyahut sıkıntıları çözmek için analiz ve planlı bir yazılım yaparak mekan ve zamanın dili ile ihtiyaca göre isteklerimizi kullanabilmeyi öğrenebilirsek insandaki o kuvveti elde edecek iman inkişaf eder.
Bu cihetle kalem ve kağıt her asrın kabiliyeti ile aynasında göründüğü gibi asrımızın ayinesinde yazılım olarak görünmektedir.
İnsan, iman ile öyle bir kuvvet elde ettiğinde, cesedin hareketi öyle muazzam bir suret alır ki, zihni Rabbini tarif edebilme kabiliyetini kazanır. Misal, “benim Rabbim Şafidir” der. Hem lisan-ı hal, hem de lisan-ı kal ile...
Bu cihetle her birimizin mesuliyeti mülkü sahibine teslim edecek bir şekilde cesede kuvvet kazandırmaktır.
Kazanılan kuvvet, keşifleri ziyadeleştirerek. Zihnin tarifname olarak genişlemesine vakıf olur.
Birbirimize ayine oldukça var olduğumuzun bilincini farkederiz.
Demek insan zihni ile ayineye baktığını fark eder.
Bilgi ise sadece tecrübe edildiğini fark etmen içindir.
Tecrübe aczimizin nişanesidir.
Tecrübe edilen Sekizinci Söz’deki güzel ahlaklı insan, zihni genişleyerek ayinenin farkına varıp düşüncesi ile hareket ettiğini müşahede ediyor. Zan hareketi şekillendiriyor.
Asrımızda keşfedilerek bize tanıttırılan yazılım mühendisliği, dimağımızın tasavvurundaki zanların yansımalarından biridir.
Allahu alem istikbalde zanların ayinesi nerelere kadar varacak bilemiyoruz.
Bildiğimiz bir şey varsa o da zamandaki mevcutları Allah hesabına okuyabilecek Hüsn-ü zan sahibi olabilmek...