Bakmak istemiyorum şu çirkin siyâsete:
Herkes baş olmak diler, tâliptir riyâsete.
İnsan yerini bilse, dünyâ düzenli olur;
Fakat bunun için de lüzûm var kiyâsete…
“Akıllı adam kimdir?” hikmetli sorusuna;
“Haddini bilen kişi!” derim hemen ben buna…
Kàbiliyet ilk şarttır, bilgi, tecrübe gerek;
Girilemez bunlarsız siyâset mevzuuna.
Maksadı dünyâ olan, elbet iktidâr ister;
Kılıç, kalkan, top, tüfek, yıkılmaz hisâr ister…
Helâlden gelse iyi; nâ-meşrû yollar da var:
Mal ister, menâl ister, dâr ister, diyâr ister…
Târîh doludur böyle başdan başa cidâlle;
Bâzısı tehevvürle, bâzısı îtidâlle…
Hak için, adâletle hareket ne de zordur;
Nasîb olmuştur ancak bahtiyar bir ekalle!
Tehlikeli vâdîde yol almak kolay değil;
Muvâzeneyi te’mîn basît bir olay değil!
Hayat boyu temkînli davranmak gerek orda:
Bir hafta, bir gün değil; bir sene, bir ay değil…
Yel değirmeni gibi durmadan dönen bu çark;
Tarafdârını da yer, gözetmez aslâ bir fark!
Âkıbet helâketdir, yanlış adım atınca;
Emsâliyle doludur şimâl, cenûb, garb ve şark…
Bundan uzak kalmalı mâneviyât erleri;
Onların siyâsetde bulunamaz yerleri.
Hakkı temsîl görevi çok şerefli, azîzdir;
Allâh için hizmetle yükselmiştir serleri…
Yel Değirmeni
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.