Yeni bir meslek: Konuşma terapistliği

Ömrünü çocuğunun ağzından çıkacak bir 'a' sesine adayan anne ve babaların sayısı hiç de az değil.

Konuşma zorluğu çeken çocuğunun dünyayla iletişim kurmasını isteyen yüz binlerce aile, uzun yıllardır konuşma terapistlerinin kapısını çalıyor.

Türkiye'de çok yeni de olsa 'Konuşma ve Lisan Patolojisi' Amerika'da 1920'lerden bu yana var olan bir uzmanlık alanı. Türkiye'de sadece Anadolu Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi bulunuyor.

Northeastern Üniversitesi Konuşma ve Dil Bozuklukları Bölümü'nden yüksek lisans mezunu Ümmühan Erkoç, New York'ta konuşma bozuklukları alanında çalışan nadir uzmanlardan biri olarak otizm, hiperaktivite, nörolojik gelişim bozuklukları, kekemelik ve iki dile maruz kalma gibi sebeplerden kaynaklanan konuşma bozuklukları üzerine çalışıyor. İstanbul Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü mezunu Erkoç, hocası Çiğdem Ergül'ün yönlendirmesiyle konuşma ve lisan patolojisi alanını keşfettiğini, daha öncesinde bu alanla alakalı hiçbir fikri olmadığını söylüyor. Chicago Tıp Merkezi'nde iki ay gözlem yaparak bu alanda uzmanlaşmaya karar veren Erkoç, Türkiye'de konuşma patolojisi alanında çok büyük açık olduğunu söylüyor ve ekliyor: ''Otistik bir çocuktaki konuşma gelişimini görmek inanılmaz bir duygu. Ben aile dışından biri olarak bu duyguları yaşarken, anne-babaların neler hissettiği tarif dahi edilemez. İki yıl boyunca çalıştığınız bir çocuğun ağzından çıkan 'anne' kelimesini duymanın müthiş bir şey olduğunu biliyorum."

Türkiye'de konuşma ve lisan patolojisi alanında hem klinik hem de akademik anlamdaki açığın çok büyük olduğunu anlatan Erkoç, "Aileler çocuklarından umudu hiçbir zaman kesmemeli. Altı aydır ilgilendiğim otistik bir çocuk var. Günde 1 saat, haftada 4 gün başka bir arkadaşım bu çocukla ilgileniyordu fakat bu süre zarfında çocuk tek bir ses dahi çıkaramamıştı. Şu an çocuk, sesleri taklit ediyor ve 20 kelime söyleyebiliyor.'' dedi. Otizmde erken tanının son derece önemli olduğunu anlatan Erkoç, Türkiye'de hâlâ bilinçli bir gelişimin olmadığını belirterek yaşadığı bir olayı şu sözlerle özetledi: "Tesadüfen bulunduğum ortama bir anne ile oğul gelmişti. Çocuğun annesiyle diyaloğu neredeyse yoktu. Kısa bir süre sonra, 'çocuğunuz pek konuşmuyor' diyerek sohbeti başlattım. Annenin cevabı ilginçti: 'Bunun babası da böyle pek konuşmaz.' Aile, çocuğu psikoloğa götürmüş fakat konunun uzmanı olmayan psikolog 'geçer geçer' diyerek sorunu fark edememiş."
Zaman
 

Aile Haberleri