Yeni dönemde yeni bir İmam Hatip Lisesinden izlenimler

Dursun SİVRİ

Yeni dönemde yeni bir İmam Hatip Lisesinden izlenimler

 

28 Şubat süreci denilen post modern darbe, cuntacı maceracı paşalarla toplum mühendislerinin projesiydi. Uygulamada en büyük travmayı İmam-Hatip okulları yaşadı. Meslek Liseleri de İmam-hatiplerin narında birlikte yandı.

Yeni dönem denilmesi YÖK’ün İmam-Hatip ve Meslek Liseleri için katsayı engelinin kaldırılması sonrası dönemdir.

12 yıl geride kaldı. Üç kuşak İmam-hatip liseleri ve meslek liseleri adeta bir fetret dönemi geçirdi.

 

Asıl aktörler ve azmettiriciler kimlerdi?

-Resmi ideolojinin aktörleridir. Milletin ekseriyetini potansiyel tehdit olarak algılayan devletle kendini eşitleyen bürokrasi. Ordu ve yargının paslaştığı kapalı kast sistemidir. Korumacılık ve devlete ağzını dayayarak zengin olmuş iş dünyası ve merkez medya.

-Devlet teşviklerinin en büyük payını alan yüzde bir gibi küçük sayıdaki insanların yönettiği İstanbul sermayesidir.

 

Gerekçeleri ve gizli ajandalarındakiler nelerdi?

-“Anadolu çocuklarının neyine üniversite okumak?” Resmi ideolojinin mantığı bu. Yazar Murat Belge ve Sosyolog Gündüz Vassaf’ın tespitlerine göre Köy Enstitüleri öğretmenlerle hem dinsiz bir nesil yetiştirmek, hem de köyde kalıp verimli tarım yapacak nesil yetiştirme projesidir.

-“Meslek liseleri de işçi olarak çalışsın üretsin. Mavi yakalı olsun yeter.”Beyaz yakalılar seçkinci elitten olmalıydı.

 

İmalat hatası(!) ve beklenmedik sapmalar(!)

-Fakat öyle olmadı. Köylü çocuklarının okuduğu imam hatipli çocuklar, imanlı gençlik oldu. Mülkiyeye girdi kaymakam vali oldular. Haram yemiyor içki içmiyordu.

-Meslek lisesinde okuyanlar da yine Anadolu’da hâkim olan değerlerine sahip imanlı çocuklardı.

-Risale-i Nurla yüz binlerce insan imanını kurtardı. Toplumun değer yargıları resmi ideolojinin hesapladığı gibi olmadı. İman tekniğe meydan okudu.

-İmanlı gençlik onlara göre imalat hatasıydı.

-Din sadece vicdanlara hapsetmek istediler. Fakat imanlı bir nesil bütün menhus hesapları bozdu.

-Meslek lisesine gidenler daha ileri gitti mühendis oldu Anadolu’da devletten destek almadan üretip ihracat yapmaya başladı. Şehirli oldular.

-Seçkinci elit panikledi. Anadolu çocukları köyde sanayide ırgat olarak üretecek, vergi verecek askere gidecek ama asla yönetim kademelerinde olmayacaktı. Ama realite hiç de planlandığı gibi olmayınca bir şekilde dur denilmeliydi.

 

Ne yaptılar?

-27 Mayıs 1960 darbesi ve sonrası sara nöbeti gibi nükseden darbelerle konumlarını korumaya çalıştılar.

-12 Eylül 1980 ihtilali tarihin en büyük toplumsal travması ve fitnedir. O darbecilerin yaptığı anayasa da halen birçok makro sıkıntıların kaynağıdır.

-Güç adına her düşündüklerini uygulayan bu zihniyet yine de istedikleri toplumsal değişimi başaramadılar. Kamu vicdanında yer bulamadılar. Çünkü fıtrata aykırıydı. Ahir zamanın dehşetli şahısların yöntemi olan “aldatmakla iş görürler” politikası sun’i gerilimler üreterek milleti hep baskı altında tuttular.

-Aslında 28 Şubat sırasında ekonomi iyi dudumdaydı.

-Yoktan kriz çıkardılar. Kamu imkânlarını peşkeş çektiler sonunda 1999 ilâhi ikaz, 2001’de tarihin en büyük ekonomik krizi ürettiler.

-2002 yılı ise 28 Şubat sürecinde rolü alan her ne makamda olursa olsun herkesi nisyana yani unutulmaya, sahneden silinmenin miladı olmuştur. Şu zamanın üst noktalarında yer alanlar sahneden silindiği gibi gönüllerden de silindi.

 

Gelelim imam hatip okullarının yeni dönem ve yeni ahvaline…

-Mahallimizde üçüncü yılına giren bir imam hatip lisesi faaliyete başladı. Ankara’nın kentsel dönüşüm yeniden inşa edilmiş örnek yerleşim bölgesi Elvankent semtinde adı ile binası ile ilk olarak öğrenime başlamasıyla yepyeni bir İmam-Hatip Lisesi açıldı.

-Üniversiteye girişte uygulanan katsayı engelinin kaldırılmasından sonra imam hatip okullarına olduğu gibi bu okula da ilgi fazla olmuş.

-Kızım 28 Şubat süreci öncesi henüz orta kısmı faaliyette iken orta kısmında okudu. Orta kısmın son ürünlerindendir. Onun için imam hatip liselerine özel ilgi ve yakınlık duyanlardanım.

-Adını bahsettiğim okula zamanla ziyarete gidiyorum. Öğretmenlik ve yöneticilik geçmişimiz ve meslekdaşlık ortak payda dolayısyla öğretmen odalarında sohbet imkânı bulduk. Müdür, müdür yardımcıları ile uzun sohbetlerimiz oldu.

-Bu uzun yazı yerine röportaj yapmak istemiştim. Ancak yönetici arkadaşlar memuriyetin basına bilgi vermesinin valinin iznine tabi olduğunu söyledikleri için izlenimlerimi yazmakla yetiniyorum.

-İki yıl olmasına rağmen eğitim ve öğretim için bütün temel ihtiyaçların karşılanmış, fizik, kimya laboratuarları tam donanımlı kurulmuş.

-Anadolu lisesi bölümü ve düz imam hatip bölümü var. Herhangi bir Anadolu Lisesinin tüm dersleri yanında ek olarak dini dersler de verilmekte. Taleplere tam cevap verememişler.

-Sanat eğitimi de nitelikli yapılıyor. Müzik dersinde sana müziği, tasavvuf müziği, resim dersinde hat ve tezhip dersleri veriliyor.

-Kız öğrenciler hem başı kapalı hem açık olarak okuyanlar var. Tam özgür bir ortam.

-Özgürlükler açısından örnek bir tablo denilebilir.

-İdareci, öğretmen öğrenci herkesin gözleri ışıldıyor. Mutlukları her hâllerinden anlaşılıyor.

 

Geçmişin deneyimleri ile özeleştiri yapılmış mı?

-28 Şubat süreci ve sonrasında yaşanan travma aynı zamanda öz eleştiri vesilesi olup olmadığını merak ettim. Evet henüz o travma atılabilmiş değil. Üç kuşak zayi olmuş. Şimdikiler de hâlen biraz tedirgin.

-Öz eleştiri konusunda idareciler kısa bir duraklamadan sonra, “evet özeleştiri yapıyoruz hocam” diye cevap veriyorlar. Sevindirici bir durum. Musibetten ders çıkarmak, ibret almak bağlamında öz eleştiri önemli.

 

Kısa bir nostalji ve eleştirel bir değerlendirme

-İmam –Hatip okulları iftihar tablosu oluşturacak çok münevver insanların ve şuurlu bir gençliğin yetişen ilim yuvası olarak misyon ifa etmiştir. Devamı olan Yüksek İslâm Enstitüleri aynı işlevi tekâmül ettirdi. 12 Eylül 1980 sonrası YÖK kapsamında klasik ilâhiyat fakültesine dönüştü.

-28 Şubat süreci uygulamalarına kader nokta-i nazarından bakıldığında imam hatip liseleri için şefkat tokatı denilebilir. Kendi çocuğum da imam-hatip tezgâhından geçen birisi olarak kanaatimi paylaşıyorum. Ailemizden iki kardeşim de imam hatip tezgâhından geçmiştir.

-“Beşer zulmeder kader adalet eder” demek bilmem ağır kaçar mı?

-1970’li yılların başında sahneye çıkan Siyasal İslam hareketi ve anlayışını besleyen bir arka bahçe olarak görülmesi ilk başta akla gelen savrulmanın başlangıcıdır.

-Gençliğin hissiyatını okşayan “cihad ruhu” olarak kabul gören yüksek motivasyon rasyonel yaklaşımdan ütopik ve havanın hâkim olmasını netice vermiştir.

-İslâm tarihinde Bedir savaşında namaz için Hz. Peygamberimiz (asm) “küçük cihaddan büyük cihada gidiyoruz” meâlindeki beyanı “cihad” kavramını önceliğin ne olması gerektiğini açık bir şekilde tanımlıyor.

-Büyük cihadla küçük cihad algısının yer değiştirmesi olumsuz sonuçların nedenlerden biridir…

-Büyüklük ile küçüklük yer değiştirmesi aşırılıklara neden olmuştur.

-Nefisle cihadı ihmal edip geniş dairede iktidar kavgasının motive ettiği cihat sloganik içi boş bir harekete dönüşmüştür.

-Genelleme yapmak haksızlık olabilir. Göze çarpan tablo ve hâkim hava maalesef böyleydi.

-Bireysel odaklı inanç, itikat, nefis terbiyesi, ibadet, İslâm âhlakı ve iman hakikatleri davranışlara tam olarak yansımadı. “Tek Yol İslâm” sloganları siyasi isyan olarak algılanmasına neden oldu.

-“Darül harp”  gibi düşüncelerin etkisi ve bahanesi ile Cuma kılmayanlar, haramı helâl kılan uçuk aşırılıklar toplumdan soyutlanmaya kadar gitti. Bunların kaynağı imam hatip olmamakla beraber fatura imam hatiplere kesildi. Birileri zaten bahane arıyordu.

 

Risale-i Nur metodu İmam-Hatip müfredat mantığı ile örtüşür. Ancak?

-Risale-i Nur’a mesafeli kaldılar. “Din umumun malıdır siyasete alet edilmez, din adına da siyaset yapılmaz”diyor Bediüzzaman. En küçük dairedeki en büyük vazife, geniş dairedeki ara sıra gereken küçük vazife ölçüsü esas alınmalıydı.

-Risale-i Nur’un sosyal ve siyasi ilkeleri, müspet hareket yaklaşımı “Siyasal İslam” anlayışının tepkisine gerekçe oldu. Dolayısıyla Risale-i Nur’dan istifadelerine perde olmuştur.

-Ne zaman anladılar Risale-i Nur hareketinin isabetini? Ta ki 28 Şubat’a toslayınca.

-Siyasi hedefler peşinde motive olan gençlik imanın hayata hayat olmasının gereği olan tahkiki imanın neticesi, sünnet-i seniye dairesinde farzlarını, İslâm âhlâkını hayatın her alanına yansıtmak gibi asli görevler ihmal edildi. Dava şuuru yerine iktidar kavgalarını önceleyen bir hava hâkim oldu.

 

Bugünden sonra strateji ne olmalı?

-Bu gün gençlerin istikamet üzere günahlardan korunaklı bir yaşama biçimi sürdürmeleri çok zorlaşmış. Çok dehşetli bir zamandayız. Okuldaki derslerle yeterli şuur kazanılması için yeterli değildir. İllaki Risale-i Nurlarla gençlerin imanlarının kurtulması ve muhafaza edebilmeleri ile mümkündür.

-Çok kuvvetli bir iman ve imanın hayata hayat olduğu bir şuur sahipleri ancak kendilerini muhafaza edebilirler.

-Nasıl ki Kur’an umum insanlığa gelmiş umuma hitap ediyor. Risale-i Nur da umumun malıdır. Hiçbir cemaat ve cemiyetin tekelinde olmadığını bütün cemiyet ve cemaatler bilmeli. İmam-hatipliler özellikle daha iyi bilmelidir. Dirayetli dirençli dava adamı olmak ancak Risale-i Nur’la mümkündür.

-Bu konuda Risale-i Nur camiası da öz eleştiri yapmalıdır.

-Müfredatın teorik mantığı din ilimleri ile fen ilimlerinin birlikte okutulması gerçeği. Fakat realitede keyfiyetin öyle olmadığıdır. İmam-hatip lisesinde verilen dini ilimlerin çok yüzeysel kaldığıdır. Zira lise müfredatının tüm dersleri yanında ek olarak meslek dersleri.

-Bugün her bir imam hatiplinin hayallerini süsleyen bir idol olarak Başbakan var. Demek İmam Hatip çıkışlı birisi başbakan da olabiliyor kanaati çok etkileyici bir hedeftir.

-Başbakanlık bir sonuçtur. Başak yüksek makamlar da sonuçtur. Konuyu sadece siyasi meşguliyet ve mensubiyetin neticesi olarak değerlendirmek yanılmalara ve hayal kırıklıklarına neden olabilir. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. İlla herkesin belirli bir deneyim yaşadıktan sonra gömlek çıkarması gerekmez. Nasıl bir gömlek giymek gerektiğine gençlikte karar vermek daha isabetli olur.

-Sonuç olarak İmam-hatip liseleri yakın geleceğin parlayan yıldızlarını yetiştirebilir. “Şu istikbal inkılabı içinde en gür seda İslâmın sedası olacaktır” İnşaallah. İmam hatipler de vesileler arasında hak ettiği yeri alacaktır temennimiz.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.