Gülay Atasoy'un yazısı
Yeni evlilik, yeni bir hayata başlamaktır. Güzel ama karmaşık, tatlı ama zordur. İnsanın tanımadığı biriyle uzun bir yolculuğa çıkması, değişik huy ve mizaçlarla bir arada yaşaması elbette kolay değil. Aşağıdaki reçete, ne yapması gerektiğini henüz bilemeyen yeni evlilerin uygulaması gerektiği pratik bazı çözümlerden oluşuyor.
Bekârlığa 'elveda': Bekârlığa zihnen veda edin. Yeni bir hayata başladığınızı unutmayın. 'Nerde akşam orda sabah!' sayfasını kapatın. "Bekârlık sultanlıktır" yerine "evlilik sultanlıktır" cümlesini kullanın.
Sağlam bir iletişim: Eşinizin vücut dilini öğrenin. Jest ve mimiklerini doğru anlamlandırın. Sağlıklı iletişim kurun. Konuşmaktan ve medeni ölçüler çerçevesinde, eşinizi kırmadan tartışmaktan korkmayın. En kötü şey suskunluk. Sizi rahatsız eden şeyler biriktiğinde farkına varmadan bir volkan gibi patlayabilirsiniz.
Nezaketi elden bırakmayın: Nazik, anlayışlı, saygılı, ağırbaşlı olun. Basit işlerin hesabını yaparak basit düşünmeyin. Nezaket insana, kabalık ise taş ve kayaya yakışır. Tartışsanız bile mutlaka barışacağınızı, zaten barışmanız gerektiğini asla unutmayın.
'Niye evlendim!' denmez: Evliliğinizde karşılaştığınız problemlerden dolayı pişmanlık göstermeyin. 'Sanki neden evlendim!' diye eşinize karşı sesli düşünmeyin. Evlilikte ufak tefek sıkıntılar olur. Önemli olan, o sıkıntı engellerine takılmadan atlamaktır. İdeal evlilik hayallerine takılıp kalmayın. Dünyanın bu kadar sıkıntısı içinde "tartışmasız" evlilik olmaz. Her evlilikte bunlar olur. "İdeal" diye düşünülen çiftler bu krizlerde manevra kabiliyeti yüksek, özür dileyebilen, küçük şeylere takılmayan ve affedici olan çiftlerdir.
Eşinize zaman ayırın: Mümkün olduğunca eşinize zaman ayırın. Evde beraber olduğunuzda zamanınızı TV ya da bilgisayar başında geçirmeyin. Aynı çatı altında iki yabancı insan olmayın. Bilhassa hobileriniz uğruna eşinize olan ilginizi ve dolayısıyla mutluluğunuzu gölgelemeyin.
Sabırlı olun: Mutluluğun yolu sabırdan geçer. Ne var ki, gençler evlenir evlenmez mutluluk ülkesine uçmak istiyor. Küçük bir pürüzde elleri ayaklarına dolaşıyor. Oysa demir ateşte dövülmeden şekil almaz.
'Zor insan' olmayın: Kimi eşler kolaydır. Yaratılıştan neşeli ve mutludur. Mutlu oldukları için eşlerini de mutlu ederler. Fakat bazılarını mutlu etmek kolay değildir. "Ben zor bir insanım" deyip işin içinden çıkmak hüner değildir. Hüner, kolay yaşanılan insan olmaktadır.
Özveri tek taraflı olmaz: Eşiniz mutluluğunuz için ne kadar özveride bulunuyorsa siz de o kadar fedakârlıkta bulunun. Fedakârlığı hep karşıdan beklemek bencilliktir. Bencillikse mutluluğu zedelemekle kalmaz, zamanla fedakâr eşi de bıktırır.
Eve 'dert' getirmeyin: Aileleriniz problemlerinize çözüm üretmek yerine olayları daha da büyütüp eşinizle aranızı açıyorsa onları sorunlarınızdan uzak tutun.
Evlilik ruhunu oluşturun: Mutluluk, ruh gibidir. Ruh bedene girmeden beden canlanmadığı gibi; mutluluk ruhunun olmadığı evlilikler de cansızdır. Evin eşyalarına bile bir yabanilik siner. Eşinizi mutlu etmeye çalışın ki, o da size mutluluk olarak geri dönsün.
Kötü giden evlilik kalbi vuruyor
Amerikalı araştırmacılar, zoraki yürütülen evliliklerde kadınların kan basınçlarının yükseldiğini ve kalp hastalığı için çeşitli risk faktörleri taşıdıklarını söylüyor. Utah Üniversitesi'nden araştırmacılar, 20 yıldan daha uzun süredir evli olan orta ve daha yaşlı 300 çift üzerinde yaptıkları çalışmada, katılımcılar ilişkileri ve ruhsal durumları ile ilgili soruları cevapladı ve bunun yanında laboratuvar testlerine katıldılar. Evliliklerinde aşırı sürtüşme olan kadınların depresyona ve bel çevresinde genişleme, tansiyon yüksekliği, kolesterol yüksekliği, kan şekerinde sınırda yükseklik gibi belirtiler gösteren metabolik sendrom hastalığına daha meyilli olduklarını buldular. Bu sendrom da kalp hastalığı riskini önemli ölçüde artırıyor. Utah Üniversitesi'nden Tom Smith, "Evliliğin negatif halinin kadınlar için metabolik sendrom riskini artırdığını bulduk. Evliliklerinde sorun olan kadınlar, depresyona daha yatkın." diyor.
Zaman