Yeni FETÖ ve Ilımlı İslam Projesi: Mustafa İslamoğlu

Dr. Cemil ŞAHİNÖZ

F. Gülen´in büyüyebilmesinin en önemli faktörü diğer cemaatlere alternatif olarak gösterilmesiydi. Özellikle 80´lerde ve 90´larda rahmetli Erbakan Hoca´nın kitlesinin büyümesini belli kesimler endişeyle karşılıyordu. Dolayısıyla “kötü“ olarak gösterdikleri Erbakan´ın karşısına alternatif olarak “Ilımli İslam“ temsilcisi F. Gülen´i koyuyorlardı. Gülen de bu role zaten gönüllü olarak atılıyordu. Yıllardır beklediği, kendisini hazırladığı bir roldü. Ilımlı İslam olarak gösterilmek, Erbakan´ı tasfiye etmek, Gülen´in işine geliyordu. Bu arada sadece Erbakan ve Milli Görüş hareketi değil, tüm cemaatler tehdit olarak algılanıyor, sadece FETÖ parlatılıyordu.

F. Gülen´in parıltısı artık kalmadı. İşlemi de bitti. Fakat yukarıda bahsettiğimiz belli kesimlerin endişeleri gitmedi. Erbakan endişelerinin yerini “tüm cemaatler ve tarikatlar tehdit“ endişesi aldı. Dolayısıyla tekrar bir “Ilımli İslam“a ihtiyaçları var.

İşte tam da bu sebeple Mustafa İslamoğlu parlatılmaya başladı. F. Gülen´in yerine Mustafa İslamoğlu´nu koyulmak isteniliyor. Olmaz demeyin? 70´li senelerde F. Gülen de bugünkü İslamoğlu´ndan organizasyon yapısı olarak farklı değildi.

Üstelik Gülen gibi İslamoğlu´da bu göreve gönüllü olarak talip.

“Tüm cemaatlerde ve tarikatlarda FETÖ olma potansiyeli var. Hepsi güç´e bağlı ve odaklı“ demesi, bu role talip olduğunu, bu boşluğu severek doldurmak istediğini gösteriyor. Ehl-i sünnetin önemli akaid meselelerini, hatta şimdilerde asr-ı saadeti dahi, red etmesi de bunun ilavesi. İslamoğlu kendisi dışındaki tüm cemaat ve tarikatları güce tapmak ile, adeta şirk ile suçluyor. Halbuki kendisi de etrafında aynı FETÖ yapılanmasına benzer bir yapılanma oluşturmaya çalışıyor. Şirketlerini, derneklerini, akademisyenleri etrafında toplamaya çalışıyor.

Sadece cemaatleri değil, geçmişteki alimleri de hedef tahtasına koyuyor. Yaptıkları hizmetlerin yüzde 1´ini bile yapamamış birisi olarak İbn-i Arabi, Mevlana ve Bediüzzaman gibi alimleri eleştirmesi bunu gösteriyor. Yaptığı eleştiri de ´basit´ bir mesele değil. Bu alimlere şirk isnad ediyor. İslamoğlu edebiyatçı olmasına rağmen bu alimlerin ´yazdırıldı´ gibi ifadelerini kullanmasını bilerek anlamamazlıktan geliyor. Basit bir ilahiyat öğrencisinin bile burada neyin kastedildiğini anlayabileceğine rağmen – ki tarih boyunca bir çok tefsirci ve alim böyle kelimeler kullanmıştır –, kendisini ilahiyatçı olarak lanse eden edebiyatçı İslamoğlu bu kelimeleri bilerek çarpıtıyor.

Üstelik Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez´in “FETÖ´yü Nurculuk Hareketiyle ve Said Nursi´yle bağdaşdırmak fitnedir“ dediği gün, İslamoğlu televizyon ekranlarında halen FETÖ´yü nurcu olarak gösterme fitnesini işliyor.

İslamoğlu Bediüzzaman´a ilk defa iftira atmıyor. Son kitaplarından birinde Risale-i Nur´da yer almayan, Bediüzzaman´ın sözü olmayan bir sözü alıp Risale-i Nur´dan kaynak olarak, hatta olmayan sayfa sayısı veren İslamoğlu, büyük tepkilerden sonra kitabın diğer baskılarından bu bölümü çıkaracağını söylemesine rağmen, çıkartmıyor. Tüm dünyada akademik bir rezillik olabilecek bu tavrına devam ediyor. Yani açıkça, ipat edilmiş bir şekilde iftira atıyor, yalan söylüyor ve fitnecilik yapıyor.

İslamoğlu “Ilımlı İslam“ ve FETÖ´nün yerini alabilmesinin en önemli başka bir faktörü ise, “Kur´an bize yeter“ safsatası altında yürütülen “Kur´an müslümanlığı“ uydurmasının başını çekiyor. “Kur´an müslümanlığı“nın asıl adı “Peygambersiz müslümanlık“, yani hadisi, sünneti devre dışı bırakmak. Yani reformist bir anlayış. FETÖ´den de bir çok reform çıkarmışlardı zamanında. Sünneti devre dışı bırakmak yeni bir FETÖ olabilmesi için gayet ciddi bir olgu. Zira sünneti dışlayan bir yapılanma, FETÖ´ye zamanında destek veren grupların aradıkta bulamadıkları bir “nimet“.

Tüm bu sebeplerden dolayı kemalist ideoloji İslamoğlu´nu alkışlamaya başladı bile. FETÖ´den sonra “Başka cemaatler boşalan yerlere kadrolaşacak“ söylemlerini güçlendirebilmek için büyük bir fırsat ellerine geçti: Mustafa İslamoğlu. Kim bilir, aynı Gülen´de olduğu gibi, İslamoğlu´nun da ne kadar “önemli bir cevher“ olduğunu ülke dışından da fark ederler ve yeni bir maşa olarak kullanırlar. Ve belki birgün yine Gülen gibi uzak bir ülkede “sadece bir tane ceketiyle“ yaşamak zorunda kalır.

Yanlız İslamoğlu ve kemalist ideoloji şunu bilmelilerki, artık ne 1980´lerde, ne de 1990´larda yaşıyoruz. Bu ümmet ne bir yeni FETÖ´nün oluşmasına, ne de kemalist ideolojinin sapık bir anlayışı parlatmasına ve “Doğru İslam“ olarak lanse etmesine izin vermeyecektir. Vatan sevgisi darbeyi nasıl engellediyse, İslam sevgisi de bu zihniyet darbesini engelleyecektir.

https://twitter.com/Cemil_Sahinoez

 

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.