Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Hûd Sûresi 5-6. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
5 . Dikkat edin! Şübhesiz ki onlar, ondan (o peygamberden kendilerini) gizlemek için göğüslerini bükerler. Bilesiniz, (onlar) elbiselerine bürünecekleri zaman dahi (Allah), onlar neyi gizlerler ve neyi açıklarlarsa bilir. Çünki O, sînelerin içinde olanı hakkıyla bilendir.
6 . Yeryüzünde kımıldanan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’a âit olmasın! (*) (Allah) onun kaldığı yeri ve emânet bırakıldığı yeri bilir. Hepsi, apaçık bir kitabda (Levh-i Mahfûz’da yazılı)dır.
(*) “وَماَ مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْأَرْضِ اِلَّا عَلَي اللّٰهِ رِزْقُهاَ [Yeryüzünde kımıldanan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’a âid olmasın!] âyet-i kerîmesiyle, rızık taahhüd-i Rabbânî (Allah’ın taahhüdü) altına alınmıştır. Fakat rızık iki kısımdır. Birisi hakîkî rızıktır, diğeri mecâzî (hakîkî olmayan) rızıktır. Yani biri zarûrî rızıktır, diğeri gayr-ı zarûrî (zarûrî olmayan) rızıktır. Âyet ile taahhüd altına alınan, zarûrî olan rızıktır. Evet, hayâtı muhâfaza edecek kadar gıdâ veriliyor. Cisim ve bedenin semizliği ve zayıflığı, rızkın çokluğuna ve azlığına bakmaz. Denizin balıkları ile karanın patlıcanları buna şâhiddir. Mecâzî olan rızık ise âyetin taahhüdü altında değildir. Ancak sa‘y ve kesbe (çalışma ve kazanmaya) bağlıdır.” (Mesnevî-i Nûriye, Katre, 61)