Yılsonu

Misafir Kalem

Bu yazıyı dindarlar okusun.

Niye ayrımcılık yapıyorsunuz diyen olabilir. Ama görüyoruz ki insanların kendileri bu ayrıma zemin hazırlıyorlar. İslam’ı kabul etmiş ve ona kendini teslim etmiş kişilere Müslüman denilirken, o dinin bütün esaslarına iman etmiş ve o esasları da iç ve dış dünyasında yaşatan kişilere de mümin denir. Onun içindir ki Kuran-ı Kerim’de “Siz iman  (Mümin) etmediniz siz teslim (Müslüman) oldunuz” ve “Müminler ancak kardeştir”  (Müslümanlar kardeştir yerine bu kardeşliğin hakkını yerine getirebilecek olan Müslümanların Mümin olması) ayetleri bize bu ayrımın insanın kendi ekseni ve çapından kaynaklandığını gösterir.

Günümüzde yaşam şartlarının gelişmesinden her şeyde olduğu gibi kötülük ve ahlaksızlık dahi sistemli bir şekilde karşımıza çıkmakta ve bundan dolayı dinin, geleneğin ve modernliğin karıştırıp sunulduğu bir post modern tüketim anlayışı ile karşı karşıya gelmiş bulunmaktayız.

Hz. İsa, Hz. Musa’nın şeriatını (yaşam ve inanç öğretisi) tamamlamaya ve bozulmaya yüz tutmuş toplumu uyarmaya gelir. İncil de incelendiğinde Hz. İsa’nın yaşadıkları ve sözleri karşımıza daha çok çıkmaktadır. Dolayısıyla Tevrat’sız bir İncil’i günlük hayata koyma büyük boşluklar oluşturacağından Hıristiyanlığın yayıldığı toplumlarda pagan kültürüne ait birçok unsur dinin içine girmiştir. (Örneğin Nobel Baba’nın, her ne kadar 3.yy’da bugünkü Antalya sınırları içerisinde yaşamış yardımsever bir keşiş olduğu söylense de Nobel Baba şahsiyeti tarih içinde İngiliz ve Alman pagan kültürüyle ve günümüz Amerikan popüler kültürüyle beslenip bugünkü halini almıştır.) Tevrat Hıristiyanlarca her ne kadar okunsa da şeriatı sadece Yahudilere özel kalmıştır. Üçüncü semavi din olan İslam ise geçen bütün peygamberlerin devamı olduğu gibi kutsal kitapların ve yaşam ve inanç öğretisinin de tamamlayıcısı olmuştur. Yine hem Kuran’ın hem hadislerin kayıt altına alınması ve geleneksel ve sistematik ilimlerinin geliştirilmesi bugüne kadar değiştirilmeden gelmesini sağlamıştır. Her ne kadar değişik zamanlarda Müslümanlar farklılık arz etse de İslam’ın temel esasları aynı kalmıştır. Yorumlar ve uygulamalar zamanın anlayışına ve yerin geleneklerine göre şekillenmiştir. Ama hiçbir zaman bu anlayışların ve geleneklerin temel esasların önüne geçmesine taraftar olunmamıştır.

Her dönemde olduğu gibi çoğunlukla insanlar rahatlık ve keyif peşindedir. Günümüz yaşam şartları bize o kadar kolaylık veriyor ki insan her anını bir imkânla doldurabiliyor. Onun için her şeyin özel bir günü, her özel günün özel bir programı ile etrafımızı sarmakta. Mağazadan hediye almaya indirgenen Anneler Günü’nden tutun da gençlerin ve evlilerin toplum baskısına maruz bırakıldığı Sevgililer Günü’ne kadar her etrafımızı kuşatan yapay bir dünya gerçeğine batmış durumdayız.

Yılbaşı etkinlikleri de bu türün en belirgin kutlamalarından. (Yazının başında belirtmiştim bu yazı sadece dindarlara hitap eder diye ama kendi halinde birisi okusa kardeşim sen bizim eğlenmemizi istemiyorsun galiba ve senin milletin keyfi ile mi derdin var diyebilecektir.) Kurban ve Ramazan Bayram’ımız bizim için ne kadar önemli ise Christmas da Hıristiyanlar için o kadar önemlidir. Doğru, Müslümanlar Christmas’ı değil yılbaşını kutluyorlar. Ama yılbaşı tebriğinden öte yılbaşı gecesinde yapılanlar hadi Müslüman’ım deyip yaşamında İslam öncelemeyen insanlara bir gün için anlatacağımız bir şey yok da bütün sene ben İslam’ı hayatıma esas alıyorum diyen dindarlara ama sözüm var. Çünkü yılbaşı gecesi yaşananlar bir gencin bütün yaşamını değiştirebilecek bir etkiye sahip. “Bir defa iç, bu gece içmeyeceksin de ne zaman içeceksin” gibi telkinler ve başka ahlaksız ortamlar, iyi bir insan olarak yetişmesi için bir ömür verilen çocuğun sonraki hayatını tamamen değişmesine kapı aralayacaktır. Dini bayramlarda dahi evimizin içine pislik akıtan bazı televizyon kanallarının yılbaşı gecesinde neler yapabileceğini söylememe gerek yoktur.

Ee, bunları hepimiz biliyoruz. Yarayı deşip deşip ortada bırakmanın ne anlamı var diye sizin yerinize söyleyeyim. İnsanların heves ve arzuları yok edilemez ama doğru yönlendirilebilir. Bizi nimetlerle donatan Allah’ımız da bunları tadıp teşekkür etmemizi ister. Bizim de eğlenmeye keyifli vakit geçirmeye hakkımız yok mu? Bak ne güzel yılbaşında hediyeleşiyoruz. Bunun ne kötülüğü var, bunu hem din hem insanlık ister. Doğru, bazı uygulamalar güzel ve anlamlı. Evinizde kurduğunuz mükemmel bir sofraya dostlarınızı ve akrabalarınızı çağırmanız ve herkese hediyeler vermeniz ne kadar güzel olur, değil mi? Peki, bu kültürde büyüyen ve onu artık benimsemiş çocuğunuz kabul etmediğiniz yılbaşı ortamlarına yarın gitmek istediğinde onu ikna edebilecek misiniz?

Mesele eğlenip eğlenmemek, hediyeleşip hediyeleşmemek değil, dostlar! Ömrü boyunca hediyeleşmeyi ve ikram etmeyi gerçekleştiren Hz. Peygamber’in (asm) sünnetlerini yerine getiremediğimiz için bugün başka mecralara kayıyoruz. Süt annesini dahi unutmayıp ona hediye yollayan Peygamber’imizi hep hatırımızda tutabilseydik annemize sevgimizin göstergesini sıradan bir hediyeyi yılın bir günü vermeye indirgemezdik. Bayramlarda, mevlidlerde sofralarımızı açıp hediyelerimizi saçsaydık yılsonunda sadece bir günün hesabını ve manevi kazançsızlığı yapmazdık. Yaptığımız her iyiliğin ve kötülüğün etkisine göre sevabına ve günahını da ortak olduğumuzu söylememe gerek yoktur sanırım. Onun için görenek belasıyla yapamadıklarımızı gerekçe gösterip yapmamamız gerekenleri daha ne kadar yapmaya devam edeceğiz? O zaman hem bu dünyada hem ahirette kazandığımız miktara ve elimize geçen ziyana üzülmeye hakkımız olacak mıdır? Kendimizle çelişmememiz adına söylüyorum sadece, eğik başlayan veya devam eden çizgi eğik biter. İki dünya mutluluğuna götürecek ve her namaz rekâtında arzuladığımız sırat’ul müstakim (dosdoğru yol) onun için her zaman uyanıklığı ve düz hareketi gerektirir. 

(AD)

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.