Şimdi yoğun ve ateşli biçimde eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un nerede, nasıl yargılanacağını tartışıyoruz.
Yüce Divan da mı, adli yargıda mı?
Konuyla ilgili anayasa maddelerinden farklı yorumlar çıkartmak mümkün... Bu tartışılabilir de... Benim dikkatimi çeken, bunun bir kampanyaya dönüştürülmesi.
Ortak bir karar alınmış gibi dün 12 Eylül referandumunda yan yana duranlar, bugün İlker Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması için müthiş bir kampanya yürütüyor.
Ve öyle kararlı bir kampanya yürütülüyor ki insan ister istemez "Bu Yüce Divan ısrarının sırrı ne?" diye sormadan edemiyor.
Bazılarının iyi niyetli yaklaşımları bir yana, kampanyacıların amacı başka.
Onların derdi genelkurmay başkanı üzerinden askerlerin, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, Terör örgütü kurmak ve yönetmek..."suçlamasıylayargı önünde hesap vermesini engellemek.
Bu yüzden 12 Eylül soruşturmasına da sıcak bakmadılar. İlgilenmediler bile... Aslında Türkiye'de Arjantin, İspanya ve Yunanistan'daki gibi darbecilerle kararlı bir hesaplaşma yapıldığı da pek söylenemez...
Yargının cesur kararlarına rağmen halen başta MİT olmak üzere kurumlar kapılarını yargıya açmıyor.
Darbeci zihniyetle değil, darbecilerle hesaplaşma gibi bir hava var. Her şey birkaç kötü adamın işiymiş gibi görülüyor.
Başbuğ'un bir zamanlar referans verdiği Samuel Huntington şöyle diyor: "İdeolojik olarak değişmez değerleri düşünen ordular demokrasi için gerçek bir tehlikedir."
İşte bu nedenle Başbuğ'un adli yargıda darbe teşebbüsünde bulunan sıradan "bir subay" olarak yargılanması gerekiyor.
Ama Yüce Divan'a gönderilirse hem onun hem de ona destek olmaya çalışan darbesever sivillerin hareket kabiliyeti artacak. Darbecilik, görev suçu düzeyine indirilecek ve bireyselleşecek. General olarak, yani pozisyonunu koruyarak yargılanacak.
Bu durum Ergenekon yargılamaları için de emsal olabilir. O yol açılırsa darbecilerle yüzleşme de hayal olur.
Yüce Divan ısrarının ikinci nedeni Anayasa Mahkemesi üyelerinin biraz değişmesine rağmen hâlâ ağırlıkla eski Türkiye'den kalmış olmaları.
Bu da o Türkiye'nin en güçlü aktörü eski genelkurmay başkanı için önemli bir avantaj.
Kısaca davanın Yüce Divan'a gitmesiyle, İnternet Andıcı ve İrticayla Mücadele Eylem Planı'nı hazırlattığı ileri sürülen Başbuğ, darbe teşebbüsünden değil, bir görev hatasından yargılanmış olacak.
Bunun ikinci adımı da diğer komutanları da oraya yollamak.
Samimiyetle ve hukuk kaygısıyla bu tartışmaya katılan isimler elbette var ama kampanyayı sürdürenlerin çoğunun derdi hukukun üstünlüğü değil, askeri vesayet sisteminin ömrünü uzatmak ve böylece süreci en az zararla kapatmak.
Eğer bu başarılırsa tıpkı Susurluk Skandalı'nda olduğu gibi geride birkaç kötü adam kalır o kadar...
Sabah