Belki de bakış açımızı değiştirmek gerekiyor; insanlara ve yaşananlara göz hizasından değil, yürek hizasından bakmak lazım. Göz zahiri görür, yürek batını… Zahirle hakikatin ucu yakalanır, derinlemesine bakmak ise gerçeğin içine girmeyi sağlar. Misal; çimen ve çiçeklere göz hizasından baktığımızda sadece renkler ve yapraktan ibaret ot görmüş oluruz... İman ve şuur hizasından baktığımızda ise muazzam ve kusur bulunamaz bir sanat ve arkasında da sonsuz bir ilim ve sanatkârlıkla beraber İlah’ı kudretin bulunduğunu görürüz. Ve devreye yürek hizası bakışı girerek ki o da Allah’ı hatırlamayı ve muhabbeti sağlar. Böylece iman şuur hizasından bakmakla, muhabbet ise yürek hizasından bakmakla artmış olur.
Allah dostlarını Allah’a yakınlaştıran yol; insanlığa ve kâinata yürek hizasından bakmalarıdır... Dünyadaki bütün zulümler ise zalimlerin her şeye nefis hizasından bakmaları sonucudur. Nefis hizasından bakış, sadece menfaati ve sadece kendisinin haklı olduğunu gösterir, başkalarına hak ve hukuk tanımaz, ben merkezli hareket esas tutulur. Sevginin ve saygının varlığı ancak yürek hizasından bakışla devam eder ve hiç değişmez. Nefis hizasından bakışta, değişkenlikler olabilir... O anda hangi şey popüler ise ve hangi davranış pirim yapıyor ise yine ona nefis adına yönelir ve bakar. Mesela: Sokak hayvanlarına sözde ilgi ve sahip çıktığını gösterir ama asıl kişiliği ile baş başa kaldığı zaman merhamet edilmesi gereken insana saldırır, yediği ekmeğine gözünü diker ve kırıp döktüğü insanların sayısı gün geçtikçe artar…
Yürek hizasından bakmayan ebeveynin, evladın, akrabanın, arkadaşın hiçbir şeyi samimi olmaz. Hatta üreticinin ürettiği bile negatif yüklüdür, zarar yüklüdür hırsızlık yüklüdür… Şuur ve vicdan hizasından bakmayan seçmen, ülkesinin ve insanlarının hizmet görme ihtiyacına bakmaz; yalan ve nefis hizasından bakar tercihini öyle yapar. Şuur ve vicdan hizasından bakmayanların yanlış tercihi de sadece kendini değil başkalarının da canını yakar.
Göz hizasından bakmak, genellikle insanı aldatıyor, yürek hizasından bakmak ise nadiren yanıltıyor. Malumunuz üzere; Peygamber (sav): "Kalbini yarıp baktın mı?" buyurması ile insanlığa muazzam bir uyarıda bulunuyor. Ehli küfre söylenecek bir söz yok ama özellikle biz Müslümanlar kalbe – hakikatin iç yüzüne bakmaya istisnalar hariç pekte taraftar değiliz, ya da tembellik ediyoruz… Sadece kendi hayatımızı göz önüne alsak, bunu destekleyecek bir sürü göz hizasından baktıklarımız ortaya çıkar.
Devletin yürek hizasından bakması…
Boynumda bir ağrı ve bozuk bir moralle, elime Şualar Kitabını alıp, uzun süre okudum... Huzur bulmuştum ama yorulmuştum biraz ara vermek istedim. Televizyonu açtım, kanalları dolaşırken TRT Belgeselde Su Savaşları programına denk geldim. Önce TRT Belgeseli tebrik etmek istiyorum. Çok güzel bir program hazırlamışlar. Son aylarda tiryakisi olmaya başladım hazırlanan kaliteli yayınlardan dolayı... Sadece bir eleştirim olacak; seslendirme yapan insanların hala doğa demeleri ve oldu – oluştu diyerek İlah-i kudretin eseri dememeleri Allah demeden hala çekinmeleri büyük bir eksiklik. İnşallah bu mevzuda da gereken hassasiyet gösterilir çünkü bütün kâinat hal dili ile bir elden yaratıldığını ve idare edildiğini ilan ediyor, inadına sağır olmak, hakikatlerin sesini kesmez. Gelelim meselemize…
Son yıllarda, Türkiye Cumhuriyeti ve milletimizin hayırsever insanları Afrika'da 25.000 üzerinde su kuyusu açmış... Hayırseverlerin ve devletin bu gayreti başta Afrika ve muhtaç olanlara yürek hizasından bakmaktır. Şükürler olsun Osmanlı'dan sonra gerçek manada 17 yıldır mazlumlara ve özellikle Suriye inananlarına yürek hizasından bakılmaya çalışılıyor... Milletimizin yürek hizasından bakanları bu durumdan hiç şikâyeti yok ama nefis hizasından bakanlar çok da rahatsızlar. Son zamanlarda bunu destekleyen birçok hadise var… Afrika’nın bahtı kara insanlarından sadece Türkiye bir şey almadan yardım elini uzatıyor.
Son söz: Tek eksiğimiz; hakikatlere şuur hizasından, muhabbete yürek hizasından bakamayışımızdır.