Çocuklarımız; onları sahiplenmeden, bizlere annelik ve babalık duygusunu yaşatan ve rabbimize yakınlaşmamıza fırsat veren birer emanet. Emanet bizden geri istendiğinde emaneti nasıl ve ne şekilde geri vereceğiz? Emanetin sahibi bizden razı olacak mı? Evladımız için şimdiye kadar neler yaptık? Sonucu nasıldı? Bundan sonra ne olacak? Emanet sahibi nelere dikkat etmemiz gerektiğini söylediği halde ne kadarını yaptık/yapmadık/yapamadık? Bu soruların en kapsamlısı, Çocuğumuzu yeniden yetiştirmek mümkün olsaydı ne yapardım?
Bu soruları her anne baba kendine sorar. Olumlu bulduğu veya bulmadığı davranışların pişmanlığını ve çareSİZliği yaşamışızdır. Geçmişte yaşananlar geride kalmış, tecrübelerle ve yeniden başlamaya, geleceğe ümitlerle bakmaya ne dersiniz? Hem Bediüzzaman’ın dediği gibi “Eski hal muhal ne yeni hal ya izmihlal” hem “her son yeni bir başlangıçtır.”
Ey Oğulcuğum! Barla lahikası, Ahmet Galib’in mektubunu Himmet Uç’dan dinlemek, Kur’an-ı Kerim’i Risale-i Nur aynasından semadan yaydığı ışık hüzmelerini müşahede etmek hayret ve harikaydı. Kelimelerin aciz kaldığı şükrünü ifade de nakıs kaldığım o dakikalarda bütün insanlık geçmiş ve gelecek birleşmiş, zaman genişlemiş, kainatı ve içindekileri seyretmek müthişti. Senin de olmanı arzu ettiğim gibi bütün evlatların da içinde olduğu geniş alemler açıldı ve “bir vücudun azaları birbiriyle alakalıdır” sözüyle teselli buldum.
Ey Oğulcuğum! Ne büyük nimetin içerisinde olduğumuzun ve sorumluluğumuzun farkına varmamız ve tam ihlası kazanmaya mükellefiz. Hulusi Bey’in mektubunda: “Ahmet Galib’in fıkrası hoştur. Bu fıkran Hazret-i Kuran’a ve mahzen-i esrar-ı İlahiyenin bir nevi nurlu reşahatı ve lemaatı olan Sözler’e nispeti, güzelliği artdırmıştır.” (Barla Lah.148)ibaresi Ahmet Galib’in mektubuna delildi. Birlikte ders arkadaşı, talebesi olduğumuz Medresetül Zehra’nın sınıfında ilmimizi artdıralım. İşte derste aldığım notlardan kendi payımıza düşen hikmetli sözlerden çıkardığım nasihatler:
Hz.Adem’den ilmi hakikati, Şit(as)’in haktan bağışlanma hüviyeti, İdris(as)’in pür hikmeti, Nuh(as)’un gemisinin dalalete siperi, Hud(as) ’un dinsizlik rüzgarındaki hidayeti, Salih(as)’in mü’minlerin kalpleri temizleyen emaneti, İbrahim(as)’in vahdetin sırlarının ilanı, İsmail’(as)in hayrat sahiplerine hürmeti, İshak(as)’ın hakikat sırrı araştırma ve incelemesi, Lut(as)’un sağlamlığın temel direği tagut zümresinin berbatı, İsrailoğulları’nın faziletinin gücü Hak dinini yayması, Davut(as)’un sesi, Yusuf(as)’un işareti, Eyyüb(as)’un metaneti, Musa(as)’nın Kelamullah tecellisini, Şuayb(as)’ın adaleti, Harun(as)’un fesahati, Süleyman(as)’ın takva ve hikmetli emaneti, Lokman(as)’ın dertlilere dermanı, Üzeyr(as)’in ölümden sonra dirilişe mazhariyeti, ilyas(as)’ın akılları ağır yükten kurtaran riyazeti, Zülküf(as)’ün ibadeti, Zülkarney(as)’in ye’cüclere sed gücü, Yunus(as)’un gavvaslığı, Zekeriyya(as)’nın hamd’ı, Yahya(as)’nın mirası Hak kitabının Şerhi, İsa(as)’nın ölüleri diriltme nefesi, Ahmed(sav)’in miracı. Davranış ve ahlakımıza rehber olacak Peygamberler önümüzde.
Ey Oğulcuğum! Kardeşinle yaptığımız eğlenceli zeka oyunlarında iki boyuttan bakmanın ne kadar sığ olduğunu, birlikte üç boyutlu hayata bakmanın gözlerdeki ışığını fark etmeni isterdim. Ümidi, ilgi, alaka ve muhabbetin sırlarını yakalamak, ben değil bizi, birlikteliği yaşamak huzur vericiydi.
Ey Oğulcuğum! Safa ve Merve tepelerindeki say edişimiz tüm evlat ve anne ilişkilerinin sembolünü birlikte yaşamıştık. Şimdi bunu herkese yayma zamanı geldi de geçiyor. Müslüman kardeşlerimizi gayya çukurlarından çıkarmak için ellerine yapışmalıyız ki, güvenle diğer elimiz, inandığımız amudu nuraniye’ye sıkı sıkı tutunalım. İstinad ve istimdat noktalarının vicdandaki pencerelerinden seyretsinler.
Ey Oğulcuğum! Hz. Lokman’ın oğluna öğüdünü Kur’an’dan dinlemelisin ve uymalısın. Biraz nasihatle uzun oldu deme. Çünkü sende bir baba olduğunda babanın merhametini ve annenin şefkatini öğreneceksin. Benim de senin sayende annelikteki şefkati, dünyaya gelişinle öğrendiğim gibi.
Ey Oğulcuğum! Hep bana nasihat ettin deme. Bu nasihatler kendi nefsime idi. Çünkü siz evlatları değiştirmek değil kendimizi değiştirmekten geçiyor. Ne zaman kendimi Allah’ı razı etmek için niyet ettiğimde bile değişim başlıyor. Çünkü “ Allah(cc), Kul bana bir adım atarsa biz ona yüz adım atarız” ayetine şahit oluyoruz. Oğulcuğum! Senin gibi bütün evlatların ışığa uçan pervaneler gibi O’na( Peygambere) uçun. Selam, Hüda’ya tabi olanlara olsun.