Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Yusuf Suresi 11-18. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
11 . Dediler ki: “Ey babamız! Sana ne oldu ki Yûsuf hakkında bize güvenmiyorsun? Hâlbuki doğrusu biz, elbette onun iyiliğini isteyenleriz.”
12 . “Yarın onu bizimle berâber gönder; bol bol yesin (içsin), oynasın! Şübhe yok ki biz, onu gerçekten muhâfaza edicileriz.”
13 . (Ya‘kūb) dedi ki: “Onu götürmeniz beni hakîkaten üzer; çünki siz ondan habersiz kimseler iken, onu kurdun yemesinden korkarım!”
14 . (Onlar:) “Yemîn olsun ki, biz birbirine bağlı bir cemâat olduğumuz hâlde eğer onu kurt yerse, o takdirde şübhesiz ki biz elbette hüsrâna uğrayanlar oluruz” dediler.
15 . Nihâyet (kardeşleri) onu götürüp, kendisini kuyunun dibine bırakmaya hep berâber karar verdiklerinde (ona eziyet ettiler de biz) ona: “Şânım hakkı için, bu işlerini onlar hiç farkında olmadıkları bir sırada kendilerine haber vereceksin!” diye vahyettik.
16 . Derken yatsı vakti ağlayarak babalarına geldiler.
17 . Dediler ki: “Ey babamız! Doğrusu biz gittik, yarış ediyorduk; Yûsuf’u da eşyâmızın yanında bırakmıştık (bir de baktık) ki onu kurt yemiş! Şimdi (biz), ne kadar doğru söyleyen kimseler olsak da, sen bize inanıcı değilsin!”
18 . Ve (Yûsuf’un) gömleğinin üzerinde yalan bir kan getirdiler. (Yûsuf’un hayatta olduğunu peygamberlik ferâsetiyle anlayan Ya‘kūb) dedi ki: “Hayır, nefisleriniz sizi (aldatıp, kötü) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabır(dır). Çünki sizin bu anlattıklarınıza karşı kendisinden yardım istenecek olan, ancak Allah’dır.”