Bir arkadaş geldi, "Ben eşimden ayrılacağım!" dedi. "Mecburum buna..."
Eşinin hatalarını tek tek saydı. Ben de ona şöyle söyledim. "Senin eşin içki içmiyor, senin eşin kumar oynamıyor, senin eşinin bir erkekle alakası yok. Bak kardeşim; bir insan İslamiyet'e pamuk ipliği ile bağlı olsa o iplik koparılamaz, kuvvetlendirilir. Senin eşinin 'sana göre' yirmi tane hatalı hareketi varsa, eminim dört-beş tane de çok iyi tarafları vardır. Bu durumda sen eşine kötü diyemezsin. Bu durumda eşini boşama." dedim. "Her şeyden önemlisi sen eşine daha saygılı olursan, evinde daha fazla vakit geçirirsen, ona iltifat edersen, her zaman şikayetini değil, memnuniyetini belirtirsen, İslamiyet'i yaşayabildiğin kadar yaşayıp, susabildiğin kadar susarsan, her şey düzelecektir."
O arkadaş evvela eşine daha fazla vakit ayırmaya başladı. Çok şükür, araları düzeldi.
Hiçbir yılan, yavrusunu zehirlememiştir. Hiçbir canavar, yavrusunu yememiştir. Allah, canavarları yavrusuna hizmetkâr ederken, kötü alışkanlıkları olan insanlar, çoluk çocuklarının rızkını içkiye kumara verebiliyor. Böylece ev halkı perişan oluyor.
Evlenecek insanların talip oldukları kişilerin kötü alışkanlıkları olup olmadığını bilmeleri gerekir.
Bir gün arkadaşlarla askeri gazinoda oturuyoruz. Baktık, fiziki güzelliği yerinde bir hanım mendili gözüne basıp basıp ağlıyor. Arkadaşlara dedim ki, "yengemiz niye ağlıyor, yardımcı olsak?" Dediler ki, "Ne yardımcı olacağız? Kocası maaşı almış, gitmiş kumarda kaybetmiş. Kadıncağız 'ay sonuna kadar nasıl geçineceğiz', diye sorunca da adam yumruğu indirmiş!"
İşte İslamiyet'in büyüklüğü burada... Allah neyi haram etmişse, insanlığı kurtarıyor!
Biri bana dese ki, "ben evimden işime uçarak gidebilirim." O şahsa derim ki, "Niye arabaya binip gitmedin? Keramet bu değil, sinekler de uçuyor." Fakat yirmi yaşındaki bir gencin, içkiden, kumardan, kız arkadaştan uzak kalması bana göre bu devrin en büyük kerametidir.
Bir arkadaş kızını evlendirecek; istişareye geldi.
"Ağabey, kızımızı istiyorlar. Aileyi tanıyoruz, muhterem insanlar. Fakat talip olan beyin bir evi yok, maaşı da çok iyi değilmiş. Ahlâken iyi bir insan olmasına rağmen, maddî yönden kızımız sıkıntı çeker diye vermek istemiyoruz. Size danışmak istedik."
Onlara şöyle cevap verdim:
Evlilikte önemli olan denk olmaktır. Evlenecek kişiler, servette, fizikî güzellikte, kültürde, dinde, görgüde denk olmalıdır. Bunun dışında "niye evi yok, niye maaşı az?" diye düşünüp kızı vermemek, rızık korkusuyla çocuğunu aldırmak kadar günahtır. Çünkü rızık, Allah'a aittir. Bir hanım, evi, parası var diye bir beyle evlense, adam daha ilk günden içki şişesini koysa masanın üzerine, başlasa içmeye, daha mı iyi?
Erkek, hanımına bakmak zorundadır. Kadın, evlenmeden önce, "bu adam beni geçindirebilecek mi, yoksa perişan mı edecek?" diye düşünmelidir. "Fakirlik, küfre yakındır." buyuruyor Peygamberimiz. Başkalarına muhtaç olmak zordur. Yani erkek, evini geçindirebilecek durumda olmalıdır. Fakat evini geçindirecek durumda olması demek, evi olsun, arabası olsun, maaşı yüksek olsun demek değildir.
İnsan ev bulur, huzur bulamaz, servet bulur harcayamaz, yemek bulur yiyemez. Bu sebepten dünya malları, Müslüman için hedef olmamalı.
Neyi hedef alırsak, ona teslim ediliriz. Neye güvenirseniz, ona havale edilirsiniz. "Malım olsun, mülküm olsun" tamam olsun. Allah cömerttir. Allah'a güveneni Allah korur. Paraya güveneni para ne kadar korur, onu bilemiyoruz. Bunca yıllık tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki, bir işi çok iyi bilen, doğru ve çalışkan olan Allah'ın izniyle zengin olur. Peygamberimiz, eş seçiminde "Sen onun dindarlığına bak." demiş. Çocuğunuzu paraya, eve teslim etmeyin. Rızkın ne olacağını kim bilebilir? Nice fakirler zengin oldu. İnsan evvela ahlâklı olacak. İnsan ahlâklı olunca aldığı parayla geçinir. Ahlâksız olunca, milyarlar da kazansa geçinemez. Ocakları söndüren, haramlardır.İnsanların söylediklerine değer vermeyin, İslam'a bakın, İslam ne diyor? Fiilî duayı çoğaltın. Allah cömerttir. Çalışırsanız size de verir. Gâvura veriyor da sizi ayıracak mı?
Zaman